Sismik Çalkantılar | Selami Çınarcı

Konumuz Kitap
0
Edebiyatımız her geçen gün yeni yazar ve eserlerle zenginleşirken bugün sizlere çok özel bir kitabı tanıtacağız. Öncelikle Yazar Selami Çınarcı'ya bu güzel romanı biz Konumuz Kitap ekibine gönderdiği için çok teşekkür ederiz.

Etkileyici ve bir o kadar da hüzünlü bir hayat hikayesine şahitlik ettiğimiz Sismik Çalkantılar, insanın nasıl kendi içindeki yıkıntılardan nasıl yeniden doğabileceğini anlatıyor.

Kitabın detaylarına geçmeden önce aramızda daha önce Selami Çınarcı'nın Sismik Çalkantılar romanını okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümünden kitaba dair görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı dört gözle bekliyor olacağız.

Sismik Çalkantılar Romanının Konusu

İşlemediği bir suçtan daha gencecik yaşta parmaklıkların gerisine götürülen ve 20 yıl boyunca cezaevinde kalan Bager'in hapishaneden çıkmasıyla 20 yıl sonraki hayata adım atmasını okuyoruz.

İnsan ruhunun da tıpkı yer kabuğu gibi fay hatları vardır. İnsanın içinde biriken acılar, pişmanlıklar ve suskunluklar, beklenmedik bir anda çatlayarak her şeyi yerle bir edebilir. İşte Bager'in hayatı da böyle bir sarsıntıyla değişiyor. Gençliğinin en güzel çağında işlemediği bir suç, onu tam yirmi yıl boyunca demir parmaklıkların ardına mahkûm ediyor. Özgürlüğüne kavuştuğunda ardında yalnızca kayıp bir geçmiş değil, aynı zamanda içinde yaşadığı zaman ve geleceğiyle arasında derin bir uçurum da bırakıyor. O, artık ne eski Bager ne de bıraktığı dünya aynıydı.

Bir zamanlar at koşturduğu ovalar, aşkını fısıldayan rüzgârlar ve hayallerini süsleyen hayat, artık sadece hafızasında yankılanan birer gölgeydi. Ancak insan geçmişinden kaçabilir mi? Bager'in içinde biriken fay hatları ne zaman kırılacak? Haksız yere yattığı 20 yılın hesabını kim verecek? Sismik Çalkantılar, bir adamın geçmişiyle hesaplaşmasını, pişmanlık ve özlemle yoğrulmuş ruhsal depremini, insanın kendi içindeki yıkıntılardan nasıl yeniden doğabileceğini anlatan sıra dışı bir roman...

Yalnızlık ve Yabancılaşma: Bager'in Mücadelesi

Roman boyunca Bager'in iç hesaplaşmasını, 20 yılın ardından hayata tekrardan tutunmaya çalışmasını, hayat şartlarının kimi zaman ne kadar da zorlayıcı ve içinden çıkılmayacak raddeye getirebileceğini anlatıyor yazar. Bu kitap yazarın da önsözünde yazdığı gibi sadece bir bireyin hikayesi değil; aynı zamanda aidiyetin, kimliğin ve insan ruhunun anlamını sorgulayan bir anlatı.

Kitap Yorumu: Sismik Çalkantılar o kadar duru ve sürükleyici bir dili vardı ki... Sayfalar ardı ardına sıralanıyor ve Bager'in hikayesini daha da çok merak ediyorsunuz. Yaşadığı talihsiz olaylar, hayata tutunmaya çalışması, köyüne dönüp 20 yılın hesabını sormak istemesi... Kitabı okurken sık sık Yalan Dünya dizisindeki Vasfiye Teyze gibi Bager karakterine bu cümleyi söyleyeceksiniz: "Ah be Bager, sen ne çekmişsin bee Bager?"

Yazarın kurguyu planlarken ki doğa ve insan unsurunu çok iyi bir şekilde romanda yerleştirildiğini düşünüyorum. Şehir hayatına hızlı geçiş, gecekondulaşma gibi aslında günümüzde pek de yabancı olmadığımız birtakım durumlar insan psikolojilisini ve ruhunu oldukça etkiliyor. Bu durumu kitapta özellikle de Bager'in hapisten çıkması ve köyüne dönebilmesi için çalışmasında görüyoruz.

Evet, Bager 20 yılın ardından yolunu kaybetmiş birisi. Her ne kadar hayata tutunmaya çalışsa da yaşadığı talihsizlikler onu bir çıkmaza götürüyor. İşte Bager'in hikayesi, tam da bize şunu hatırlatıyor: Kaybolmuşluk bazen yeni bir başlangıcın ta kendisidir.

Kurgu olsun, karakterin derinliği olsun okurken keyif veren bir kitaptı. Tek eleştirim ise kitaptaki olayların peşi sıra gerçekleşmesiydi. Okurken "Bu da mı?" diyebileceğiniz talihsizlikler Bager'in başına geliyor maalesef. Ama bunun dışında gayet sürükleyici bir kitap olduğunu söyleyebiliriz.

Sismik Çalkantılar vesilesiyle Yazar Selami Çınarcı'yı tanımış olduk. Gelecek romanlarını da dört gözle bekliyoruz.

Peki siz Selami Çınarcı'nın Sismik Çalkantılar romanını okumuş muydunuz? Okuduysanız krugu hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

... Her insanın hikâyesi ardında silinmez bir iz bırakır ve o iz, yaşamın acımasız döngüsüne karşı sonsuza kadar direnir.


Evet tıpkı depremler gibi insanın da ruhunda fay hatları vardır; yıllarca biriken acılar, suskunluklar ve pişmanlıklar beklenmedik bir anda çatlayıp içindeki her şeyi dışarı savururdu.


Geçmiş, içindeki ateşi söndürmemiş, tam aksine onu daha güçlü bir şekilde alevlendirmişti.


O gün kendi hikayesinin hem yazarı hem de en büyük okuru olduğunu fark etti.


Bager, o an fark etti ki insan bazen yalnızca sessizlikte kendini bulabiliyordu; tıpkı bu ormanda her şeyin özüne indiği gibi.


Belki de kayıp parçalarımızı kaybettiğimiz yerdeyiz şu an. Çünkü bazen çok uzaklarda aradığımız şey hemen yanı başımızdadır.


Aslında kaybettiğimiz parçalarımız hep olduğu yerdedir. Sadece yol alan bizleriz. Belki de aradığımız şey hiçbir yerde değil, sadece kendi içimizde kaybettiğimiz bir şeydir.


Aslında insan sessizliğin içinde kendisine çok yaklaşsa da bir o kadar da kendisine uzaktır.


Birini değiştirmeye kalkışmak içindeki özgürlüğü görmezden gelmek gibidir.


İçimdeki fırtına bazen beni böyle sessiz ve sakin kıyılara sürükler. Çünkü beni kasıp kavuran fırtınalar ancak denizin dinginliğinde sakinleştiriyor.


Her seferinde yeniden başlamaya çalıştığı ama her seferinde yarım kalan bir hikâye gibiydi hayatı.


Herkesin kendi yüreğinde taşıdığı acının rengi çoğunlukla birbirine benziyordu ama acının şiddeti her birine farklı bir şekilde tesir ediyordu.


Öyle ki birbirine karışan hayatlar ve ölümler kaderin ince ipliklerle ördüğü bir ağın parçaları gibiydi.


Bazen hayatın engelleri karşısında pes etmek zorunda kalırsınız. İşte bu noktada iradeniz devreye girer ve yola devam etmeniz için size telkinlerde bulunur. İradesi güçlü olanlar kaldığı yerden tekrar yola devam ederler, iradesi zayıf olanlar ise çöktükleri yerde kalakalırlar ve bir daha da ayağa kalkmaya cesaret edemezler.


Bir insan sadece ekmek parası kazanacak diye bu kadar eziyet görmemeli diye düşünüp duruyordu kimi zaman.


Toplumsal tepkinin olmadığı yerde insanları dilediği kalıplara sokabilirsin.


Hakları gasp edildiği halde sessiz kalıp her şeye boyun eğen bu insanlar neden bu kadar iradesiz davranıyorlardı? Yoksa asıl cezaevi dışarıda mıydı?


Ama geçmiş, insanın omzuna yapışan bir gölge gibiydi; insan ne kadar istese de tamamen silip atamıyordu.


Bager, bir zamanlar mutlu bir adamken şimdi yalnızca gölgelerin arasında kaybolmuş, haksız yere hapsedilmiş bir adam olarak dışarıya adım atıyordu.



Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)

#buttons=(Ok, tamamdır) #days=(20)

Sayfamızda daha iyi bir deneyim için çerez politikası uygulanmaktadır. Check Now
Ok, Go it!