12 Ekim 2024 Cumartesi

6. Alanya Kitap Fuarı Başlıyor!

Ekim 12, 2024 0

Sonbaharın keyfini çıkarırken edebiyat tutkunları için heyecan verici bir etkinlik daha kapıda: 6. Alanya Kitap Fuarı! Bu yıl, 18-27 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan fuar, her yaştan okur için dopdolu bir programla kitapseverlerle buluşacak. Alanya Belediyesi tarafından organize edilen bu etkinlik, kitapseverlere zengin bir içerik sunarken aynı zamanda bölgenin kültürel çeşitliliğine katkıda bulunmayı amaçlıyor.

6. Alanya Kitap Fuarı Ne Zaman?

Alanya Kitap Fuarı, her yıl olduğu gibi bu yıl da Alanya'nın en güzel mekanlarından birinde Damlataş Mağarasının yanında bulunan Alanya Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Fuar boyunca ziyaretçiler, onlarca yayınevinin stantlarında farklı türlerdeki kitapları inceleyebilecek, indirimli kitap fırsatlarından yararlanabilecek ve sevdiği yazarlarla tanışma şansına sahip olacak.

6. Alanya Kitap Fuarı'nın açılışı 18 Ekim Cuma günü saat 10.30'da Alanya Kültür Merkezi'nde yapılacak. 18-27 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek 6. Alanya Kitap Fuarı'nda yazarlarla buluşma, imza günleri, özel söyleşiler ve birbirinden güzel kitaplar sizleri bekliyor!

6. Alanya Kitap Fuarını ziyaret etmek isteyenler aşağıdaki bilgileri not almanızı öneririz:

Fuar Detayları

Konum: Saray, İsmet Hilmi Balcı Cd. No:4, 07400 Alanya/Antalya
Fuarı Açılışı: 18 Ekim 2024
Fuarın Bitişi: 27 Ekim 2024
Fuar Açılış Saati: 10.30
Yer: Alanya Kültür Merkezi (Damlataş Mağarasının Yanı)

Etkinlikler ve İmza Günleri

Kitap fuarlarının en heyecan verici yanlarından biri, şüphesiz yazarlarla buluşma fırsatıdır. 6. Alanya Kitap Fuarı bu yıl da pek çok ünlü yazar ve şair, okurlarıyla bir araya gelecek. İmza günleri, yazarların eserleri hakkında konuşmalarının yanı sıra kitaplarının serüvenini paylaşacağı, okurların da sorularını yöneltebileceği oturumlarla dolu olacak.

Söyleşi ve İmza Günleri

Dipnot: 6. Alanya Kitap Fuarı için Alanya Belediyesi'nin kullandığı sosyal medya hesabından şu ana kadar imza günü netleşen yazarları sizler için günüyle birlikte paylaşmak istedik. Eğer aralarında kitabınızı imzalatmak veya tanışmak istediğiniz yazarlar varsa lütfen imza tarihlerini dikkatle inceleyin.

  • Ataol Behramoğlu: 18 Ekim 2024 Cuma günü - saat 20.00
  • Serkan Karaismailoğlu: 19 Ekim 2024 Cumartesi günü - saat 20.00
  • Feyza Hepçilingirler: 20 Ekim 2024 Pazar günü - saat 20.00
  • Ahmet Ümit: 21 Ekim 2024 Pazartesi günü - saat 20.00
  • Dijital Baba (Orhan Toker): 22 Ekim 2024 Salı günü - saat 20.00
  • Gri Koç (Gökhan Müftüoğlu): 23 Ekim 2024 Çarşamba günü - saat 14.00
  • Zekeriya Efiloğlu: 23 Ekim 2024 Çarşamba günü - saat 20.00
  • Burcu Bahar: 25 Ekim 2024 Cuma günü - saat 09.30
  • Coşkun Aral: 25 Ekim 2024 Cuma günü - saat 20.00
  • Yusuf Asal: 26 Ekim 2024 Cumartesi günü - saat 14.00
  • Müfit Can Saçıntı: 27 Ekim 2024 Pazar günü - saat 20.00
  • Ezgi Kuyumcu: 18-19-20 Ekim 2024

Alanya Kitap Fuarı sadece edebiyat tutkunları için değil; aynı zamanda bilim, tarih, kişisel gelişim, çocuk kitapları ve daha birçok farklı alanda kitaplara ilgi duyanlar için de harika bir fırsat sunuyor. Ziyaretçiler, farklı yayınevlerinin stantlarını gezerek kitap dünyasının çeşitliliğiyle tanışabilecekler. Çocuklar ve gençler için özel alanlar ve etkinlikler sayesinde fuar, tüm aile bireylerine hitap eden bir buluşma noktası olacak.

Alanya Kitap Fuarı, her yıl daha da büyüyerek ve zenginleşerek edebiyat tutkunlarını buluşturmaya devam ediyor. Bu yıl 6. kez kapılarını açacak olan fuar, hem yetişkinler hem de çocuklar için unutulmaz bir deneyim sunacak. Ekim ayının serin akşamlarında kitaplarla dolu sıcak bir atmosferde buluşmak için geri sayım başladı! Sen de bu eşsiz kitap fuarını takvimine eklemeyi unutma!

Peki siz 6. Alanya Kitap Fuarı için heyecanlı mısınız? Katılacak yazarlar hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizin fuarda olmasını istediğiniz yazarlar var mıydı? Yorumlarda buluşalım!

10 Ekim 2024 Perşembe

2024 Nobel Edebiyat Ödülü'nü Han Kang Kazandı!

Ekim 10, 2024 0

Edebiyat dünyasının en prestijli ödüllerinden birisi olan Nobel Edebiyat Ödülü, İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi'nde düzenlenen basın toplantısın ardından 2024 Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülen isim açıklandı.

Yapılan açıklamaya göre "tarihsel travmalarla yüzleşen ve insan yaşamının kırılganlığını ortaya koyan yoğun şiirsel düzyazısı" nedeniyle Güney Koreli roman yazarı Han Kang, bu önemli ödüle layık görüldü. Küresel çapta dikkat çeken bu ödül hem Han Kang'ın sanatsal dehasını hem de Güney Kore edebiyatının giderek artan etkisini bir kez daha gözler önüne serdi. 

Ayrıca Kang, Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan 18. kadın olarak tarihe geçti. Ödül son yedi törende dördüncü kez bir kadına verildi. Yazar Han Kang, 10 milyon İsveç Kronu (yaklaşık 33 milyon TL) tutarındaki ödülün de sahibi olacak.

Han Kang'ın eserleri, çoğunlukla insan doğasına, şiddete ve ruhsal kırılganlıklara dair keskin gözlemler içeriyor. Bu derinlik ve edebi ustalık, ona 2024 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandıran en önemli unsurlar arasında yer alıyor.

Önceki senelerde sizlerle de paylaştığımız Nobel Edebiyat Ödülleri şöyle:

Han Kang Kimdir?

Han Kang, Güney Koreli bir yazar ve şairdir. 27 Kasım 1970'te Gwangju'da doğan Han, Güney Kore edebiyatının en önde gelen isimlerinden biri olarak tanınır.

Han Kang, özellikle 2016 yılında İngilizceye çevrilen ve uluslararası bir üne kavuşan Vejetaryen adlı romanıyla tanınıyor. Bu roman 2016 yılında Uluslararası Man Booker Ödülü'nü kazanmıştır. Roman, toplumun birey üzerindeki baskılarını, kimlik arayışını ve içsel çatışmaları derin bir şekilde ele alarak, okuyucuları sıradan insan deneyimlerinin ötesine taşıyor. 

Han Kang'ın diğer önemli eserleri arasında The White Book (Beyaz Kitap) ve Human Acts (İnsanlar, Tüyler) yer alır. Human Acts, Güney Kore'nin tarihindeki trajik bir olay olan 1980 Gwangju Ayaklanması'nı konu alır ve insanların yaşadığı acılar ile hafıza üzerine derinlemesine bir bakış sunar. The White Book ise kişisel kayıp ve yas temalarını işler, saf ve minimalist bir üslupla insanın varoluşsal sancılarını yansıtır.

Nobel Edebiyat Komitesi, Han Kang'ın eserlerinin insan ruhunu ve varoluşun karmaşıklığını büyük bir zarafetle ortaya koyduğunu vurguladı. Yazarın çalışmalarında gördüğümüz melankolik tonlar, bir yandan modern toplumun yüzleşmek zorunda kaldığı acı gerçeklikleri yansıtırken, diğer yandan bireysel özgürlüğün ve içsel dönüşümün olasılıklarına kapı aralıyor.

Yazarın, Vejetaryen, Veda Etmiyorum, Beyaz Kitap ve Çocuk Geliyor isimli 4 romanı April Yayınları tarafından Türkçeye de çevrilmiştir. Kitapların basımı bitmeden alıp okumanızı tavsiye ederiz.

Yükselişe Geçen Kore Edebiyatı

Han Kang'ın Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanması sadece onun edebi kariyeri için değil aynı zamanda Güney Kore edebiyatı için de büyük bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. 

Kore Edebiyatı, son yıllarda Batı dünyasında daha fazla tanınmaya başlasa da bu ödül, Güney Koreli yazarların küresel arenadaki yerini pekiştiren bir başarı olarak görülüyor. Ayrıca, Han Kang'ın kazanması, kültürel ve dilsel çeşitliliğin Nobel Ödülleri tarafından her geçen yıl daha fazla kucaklandığını da gösteriyor.

Han Kang'ın Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanması, edebiyatın insan ruhunun en derin yönlerine dokunabilme gücünü bir kez daha hatırlatıyor. Han Kang, eserleriyle hem kendi ülkesinde hem de dünya genelinde pek çok okuyucunun kalbine dokunmuş bir yazar olarak, edebiyat tarihinde unutulmaz bir iz bırakmaya devam ediyor.

Sayfamızda bulunan Kore Edebiyatında Okunması Gereken Kitaplar yazımızı da okumayı unutmayın. Eğer Kore edebiyatını merak ediyor ve ilk adımınızı atmak istiyorsanız önereceğimiz kitaplara bir göz atmanızı tavsiye ederiz.

Peki siz siz bu sene kimin kazanacağını düşünüyordunuz? Yazar Han Kang'ın eserlerini daha önce okumuş muydunuz? Yorumlarda buluşalım!

23 Eylül 2024 Pazartesi

Kürk Mantolu Madonna Film Oluyor!

Eylül 23, 2024 2

Sabahattin Ali
'nin unutulmaz eseri Kürk Mantolu Madonna film oluyor! Geçtiğimiz yıllarda projenin ilk olarak dijital dizi olarak yayınlanacağı biliniyorken gelen son haberlere göre Alman ve Türk ortak yapımıyla Kürk Mantolu Madonna sinema filmi olarak seyircilerle buluşacak.

Geçtiğimiz günlerde Orhan Pamuk'un çok satan romanlarından birisi olan Masumiyet Müzesi de mini dizi olarak ekranlarda yer alacaktı. O haberin detaylarına ulaşmak için "buraya" tıklayabilirsiniz.

Raif Efendi Karakteri için Salih Bademci Seçildi!

Kitapseverlerin merakla beklediği oyuncu kadrosu henüz belli değilken Kürk Mantolu Madonna'nın başrol karakteri Raif Efendi için usta oyuncu Salih Bademci'ye teklif gönderildiği öğrenildi. 10 aylık uzun bir hazırlanma sürecinin son noktasında olan filmi Mert Dikmen yazacak. Ayrıca filmin yönetmenliğini Enes Ateş üstlenecek.

Romanın ana karakterlerinden olan Maria Puder karakterine kimin hayat vereceği henüz belli değil. Hem okurlar hem de sinemaseverler Maria Puder karakterini kimin oynayacağını merakla bekliyor.

Fikri Harika Prodüksiyon, Tme Films ve filmin Almanya'da geçecek kısımları da Alman yapım firması CAB Film ortaklığında çekilecek.

Film, 2 Farklı Zaman Diliminde Geçecek!

Kürk Mantolu Madonna filminin 2 zaman diliminde geçecek. Birsen Altuntaş'ın haberine göre filmin Almanya sahneleri Babelsberg Studio'da çekilecek.

Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna eseri, Türk edebiyatının en önemli yapıtlarından biri. İlk kez 1943 yılında yayımlanan bu roman dönemin toplumsal, kültürel ve bireysel sorunlarına derinlemesine dokunan bir yapı taşır. Ancak romanı asıl özel kılan, insani duyguların incelikle ele alınması ve karakterlerin içsel dünyalarına yapılan derin yolculuktur.

Kürk Mantolu Madonna Romanının Konusu

Romanı henüz okumayanlar için kısaca konusu şu şekilde: Roman, temel olarak Raif Efendi isimli bir adamın hayatı üzerinden şekillenir. Romandaki olaylar Raif'in genç iş arkadaşı Rasim'in gözünden anlatılır. Oldukça içine kapanık, sessiz bir yaşam süren Raif Efendi, sıradan biri gibi görünür. Ancak yıllar önce yaşadığı bir aşk hikayesi, onun iç dünyasında derin izler bırakmıştır. Almanya'da resim eğitimi aldığı dönemde tanıştığı Maria Puder adlı gizemli bir kadına duyduğu büyük aşk, hayatını köklü bir şekilde değiştirir.

Roman bu aşkın etkileri üzerinden insanın yalnızlığı, içsel çatışmaları, sevgi ve tutku gibi evrensel temaları işler. Raif Efendi, toplumun beklentileri ve yaşamın sıradanlığı içinde kaybolmuş bir karakterdir. Maria Puder ise bağımsız, güçlü ve özgün bir kadın olarak tasvir edilir. Bu iki karakterin ilişkisi bir yandan saf ve derin bir aşkı temsil ederken, bir yandan da iki farklı dünyanın çarpışması olarak görülebilir. Roman boyunca Maria'nın özgürlüğe düşkünlüğü ile Raif'in duygusal bağlılığı arasındaki denge sorgulanır.

Kürk Mantolu Madonna, edebiyatseverler için sadece bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine yapılmış bir yolculuktur.

Detaylı bilgiler için bu yazımızda da kullandığımız kaynakları aşağıdaki sıralıyoruz. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Dipnot: Kaynaklar

Peki siz Kürk Mantolu Madonna filmi için heyecanlı mısınız? Siz olsaydınız oyuncu kadrosunda kimleri seçerdiniz? Yorumlarda buluşalım!

21 Eylül 2024 Cumartesi

Masumiyet Müzesi Mini Dizi Oluyor!

Eylül 21, 2024 3

Nobel Edebiyat Ödülünü kazanan ilk Türk yazar olan Orhan Pamuk'un çok satan romanlarından olan Masumiyet Müzesi, Netflix tarafından dijital dizi oluyor!

Beyazperde'nin haberine göre yaklaşık dört yıl önce Amazon Prime'ın Masumiyet Müzesi için dizi olarak ekranlarda buluşturulması söz konusuydu. Aradan geçen yıllardan sonra Masumiyet Müzesi romanı Netflix tarafından dijital diziye dönüştürülecek.

Romanın Başkarakterini Selahattin Paşalı Canlandıracak!

Birsen Altuntaş'ın haberine göre oyuncular dizi için seçilmeye başlandı. Dokuz bölümlük mini dizi tarzında olacak Netflix'in merakla beklenen dizisini Ay Yapım üstleniyor. Ayrıca dizinin tek sezonluk olması planlanıyor.

Masumiyet Müzesi dizisini Zeynep Günay Tan yönetecek ve senaryosunu Ertan Kurtulan'ın yazacak. Dizinin oyuncu kadrosu da yavaş yavaş açıklanmaya başlandı. Masumiyet Müzesi'nin başrol karakteri Kemal'i Selahattin Paşalı hayat verecek. Romandaki Kemal'in büyük aşkı Füsun karakterini Eylül Lize Kandemir, nişanlısı Sibel karakterini ise Oya Unustası canlandıracak. Ayrıca gelen son bilgilere göre Kemal'in annesi Vecihe Basmacı karakterini usta oyuncu Tilbe Saran canlandıracak.

Masumiyet Müzesi Romanının Konusu

Romanı okumayanlar için konusu şu şekilde: Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi hem derin bir aşk hikayesi hem de İstanbul'un sosyal ve kültürel değişimlerini yansıtan bir roman olarak dikkat çeker. 1970'ler ve 1980'ler Türkiye'sinde geçen bu hikaye, Kemal ve Füsun'un inişli çıkışlı ilişkisi etrafında şekillenir. Roman, yalnızca bir aşk hikayesinin ötesinde bir takıntının, hatıraların ve nesnelerin insan ruhundaki yerini irdeler.

Kemal'in, Füsun'a olan aşkı takıntı haline gelir ve bu duygusal bağı kaybetmemek adına onunla ilgili her küçük ayrıntıyı, kullandığı objeleri biriktirir. Böylece roman boyunca, nesnelerin anılarla olan güçlü bağı öne çıkar. Pamuk; müzelerin, nesnelerin hafızamızdaki yerini sorgularken aynı zamanda aşkın, kayıpların ve pişmanlıkların insan üzerindeki etkilerini de gözler önüne serer. 

Pamuk'un derin psikolojik çözümlemeleri, şehrin ve zamanın ruhunu yansıtışı, Masumiyet Müzesi'ni zamansız bir aşk hikayesi ve eşsiz bir İstanbul romanı haline getirir.

Kurgudan Müzeye...

Masumiyet Müzesi, modern Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir ve aynı zamanda gerçek bir müzeye de ilham vermiştir.

Orhan Pamuk, bu müzeyi 2012 yılın bahar ayında İstanbul'da açarak romanını bir adım öteye taşımış, edebi bir eserin somut bir karşılığını yaratmıştır. Bu yönüyle roman sadece okunmakla kalmaz, aynı zamanda ziyaret edilebilir ve hissedilebilir bir deneyime dönüşür.

Müzede yer alan eşyalar, kahramanların kullandığı, giydiği, biriktirdiği, hayal ettikleri her şey vitrinlerle sergileniyor. Eğer romanı okuduktan sonra bu eşsiz müzeyi ziyaret ederseniz tarif edilemez bir duyguya kapılabilirsiniz.

Dipnot: Kaynaklar

Peki siz mini dizi hakkında neler düşünüyorsunuz? Oyuncu seçimlerini nasıl buldunuz? Romanı daha önce okumuş muydunuz? Yorumlarda buluşalım!

9 Eylül 2024 Pazartesi

Uluslararası 11. Sarıyer Edebiyat Günleri Başlıyor!

Eylül 09, 2024 2

Eylül ayının gelmesiyle birlikte kitap fuarlarının açılış tarihleri belli olmaya başlıyor. İstanbul'un en güzel semtlerinden biri olan Sarıyer de kültür ve sanatla dolu harika bir etkinliğe ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.

18-22 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek 11. Sarıyer Kitap Fuarı, kitapseverleri, yazarları ve yayıncıları bir araya getiren eşsiz bir organizasyon olacak. Peki bu fuarı bu kadar özel kılan nedir ve neden ziyaret etmelisiniz? Gelin, birlikte göz atalım!

Zengin Yayın Seçkisi ve Ünlü Yazarlarla Buluşma Fırsatı

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Sarıyer Kitap Fuarı, geniş bir kitap yelpazesi sunarak her yaş grubuna ve ilgi alanına hitap eden bir etkinlik olarak öne çıkıyor. Yüzlerce yayınevi stantlarıyla yer alacak ve binlerce kitap indirimli fiyatlarla kitapseverlerle buluşacak. Özellikle yeni çıkan kitapları ilk elden inceleme fırsatı bulabileceğiniz bu fuarda, favori yazarlarınızla tanışma ve kitaplarını imzalatma şansı da yakalayabilirsiniz.

Sadece Kitap Değil: Kültürel ve Sanatsal Etkinlikler

Sarıyer Kitap Fuarı, kitap alışverişinin ötesine geçen bir deneyim sunuyor. Fuarda; paneller, söyleşiler, şiir dinletileri ve atölye çalışmaları gibi pek çok kültürel ve sanatsal etkinlik de düzenleniyor.

Bu etkinlikler, okuma alışkanlıklarınızı geliştirmenin yanı sıra kültürel birikiminizi de zenginleştirmenize katkı sağlayacak. İmza günleri, söyleşiler, şiir teknesi ve daha fazlası ile dolu dolu geçecek bu etkinliği kaçırmamalısınız.

Uluslararası 11. Sarıyer Edebiyat Günleri Ne Zaman?

Sarıyer Kitap Fuarı, 18-22 Eylül tarihleri arasında Sarıyer Belediyesi Sarıyer Kireçburnu Haydar Aliyev Parkı'nda gerçekleştirilecek. Bu eşsiz fuar, İstanbul'daki kitapseverler için kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor.

Detaylı Program için tıklayın!

Kitap kokusunun, kültürel zenginliklerin ve Boğaz manzarasının buluştuğu bu harika etkinlikte siz de yerinizi alın. 11. Sarıyer Kitap Fuarı, hem ruhunuzu besleyecek hem de yeni kitaplarla dolu kitaplığınıza yenilerini eklemenizi sağlayacak bir deneyim sunuyor. Şimdiden takviminizi hazırlayın ve kitap dünyasının büyüsüne kapılmak için Sarıyer'e gelin!

Peki siz 11. Sarıyer Kitap Fuarı için heyecanlı mısınız? Fuarı ziyaret etmeyi düşünüyor musunuz? Yorumlarda buluşalım!

3 Eylül 2024 Salı

İçimizdeki Şeytan | Sabahattin Ali

Eylül 03, 2024 1
1940 yılında yayımlanan Sabahattin Ali'nin 2. romanı olan İçimizdeki Şeytan, Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bireyin iç dünyası, toplumsal baskılar ve aşk gibi temaları derinlemesine işleyen bu eşsiz romanı kaçırmak istemeyeceksiniz.

Sabahattin Ali'nın romanları, kimine göre şiir kitaplarından daha önde gelir. Özellikle de romanları içerisinden bir sıralama yapacak olursak da Kürk Mantollu Madonna ve Kuyucaklı Yusuf'tan sonra İçimizdeki Şeytan gelir. Şiir kitapları romanlara kıyasla daha fazla olmasına rağmen en çok bilinen eserleri roman türündendir.

Detaylara geçmeden önce aramızda Sabahattin Ali'nın unutulmaz eseri İçimizdeki Şeytan'ı okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümüne kitaba dair görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı dört gözle bekliyor olacağız!

İçimizdeki Şeytan Romanının Konusu

İçimizdeki Şeytan'ın başkahramanları Ömer, Macide ve Bedri üzerinden hem bireysel hem de toplumsal eleştiriler getiren yazar, modernleşme sürecindeki Türkiye'nin sosyal yapısını gözler önüne sermektedir.

İçimizdeki Şeytan, aynı zamanda toplumsal bir eleştiri romanıdır. Sabahattin Ali, dönemin aydınlarını, siyaseti ve toplumsal yapıdaki çarpıklıkları keskin bir dille eleştirir. Özellikle Ömer'in arkadaş çevresi, dönemin aydın kesiminin samimiyetsizliğini ve çıkarcılığını yansıtır. Yazar, bu karakterler aracılığıyla modernleşme sürecindeki Türkiye'nin aydın sınıfının eleştirel bir portresini ustalıkla çizer.

Romanda, Ömer'in içsel çatışmaları ana temalardan biridir. Ömer, ne istediğini bilmeyen, kararsız bir karakterdir ve sürekli olarak başarısızlıkları için "içindeki şeytan"ı suçlamaktadır. Bu şeytan aslında onun iradesizliğini, korkularını ve toplumun baskısını sembolize eder. Sabahattin Ali, Ömer karakteri üzerinden insanın kendisiyle yüzleşemeyişini ve sorumluluklarını başkalarına atma eğilimini sorgulatmaktadır. Ömer'in içindeki şeytan, sadece bir mazeret değil aynı zamanda insanın kendi içindeki zayıflıklarla başa çıkma biçimidir.

Bir de Ömer, karakteri oturmamış bir kişilik olarak karşımıza çıkar. Özellikle de arkadaş seçimi ve arkadaşlarından etkilenmesi buna örnektir. "Üzüm, üzüme baka baka kararır." ve "Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim." atasözleri Ömer'i kesinlikle tanıtmaktadır.

Romanın bir diğer önemli karakteri Macide ise Ömer'in tam tersine, daha kararlı ve güçlü bir karakter olarak tasvir edilir. Ancak, Macide de toplumun kadınlar üzerindeki baskılarıyla yüzleşmek zorundadır. Sabahattin Ali, Macide üzerinden kadınların toplumdaki yerini, onlara zorunlu olarak biçilen rolleri ve bu rollerin bireysel özgürlük üzerindeki etkilerini irdelemektedir.

Romanın üzümlü keki Bedri karakteri ise eserin en dikkat çekici ve önemli figürlerinden biridir. Bedri, hikaye boyunca Ömer ve Macide'nin hayatlarında belirleyici bir rol oynar ve onların içsel dünyalarını anlamaya çalışan, dışarıdan daha mantıklı ve dengeli bir karakter olarak öne çıkar. Özellikle de Ömer'in Macide'ye karşı kıskanç ve düşüncesiz tavırları karşısında Bedri; akılcı ve olgun bir kişiliği vardır. İçten içe Macide'yi seven Bedri, Ömer gibi tutucu veya kıskançlığa varan bir sevgi beslemez.

Ömer'in içsel karmaşalarının ve zayıflıklarının yanında, Bedri daha sağlam, güvenilir ve ahlaki değerleri yüksek bir figür olarak yer alır. Onun varlığı, romandaki diğer karakterler için bir tür dengeleyici unsur olurken aynı zamanda Sabahattin Ali'nin topluma ve insan ilişkilerine dair daha derin bir eleştiriyi yansıtmasına olanak tanır.

İçimizdeki Şeytan Karakterlerini Temsil Eden Kişiler

Okurken, keşke daha önce bilseydim dediğim bir gerçek vardı. O da Sabahattin Ali'nin İçimizdeki Şeytan'ı yazarken karakterlerin temsil ettiği kişiler üzerinden bir eleştirisi var. Ne kadar doğru ne kadar yanlış, orası meçhulken gelin romandaki karakterleri temsil eden kişilere bakalım:

Romanda yer alan Nihat karakterinin Hüseyin Nihal Atsız'ı temsil ettiği bilinmektedir. Özellikle de Sabahattin Ali ve Nihal Atsız arasında geçen taban tabana zıt görüşler bunu kanıtlamaktadır. Ayrıca Nihal Atsız'ın romanı okuduktan sonra bir cevap niteliğinde yazdığı "İçimizdeki Şeytanlar" başlıklı bir yazısı da mevcuttur. Bu yazıda Sabahattin Ali'nın İçimizdeki Şeytan romanını eleştirmektedir.

Dipnot: Nihal Atsız'ın yazdığı eleştiri yazısına göre romandaki Profesör Hikmet karakteri dönemin komünizm karşıtı tarihçisi Mükrimin Halil'i temsil etmektedir. İsmet Şerif karakteri de Peyami Safa'yı, "Tatar suratlı herif" ise Profesör Zeki Velidi veya Abdülkadir İnan'ı temsil ettiğini belirtmiştir. Bedri karakteri de bizce Sabahattin Ali'yi temsil etmekte.

Edebiyat tarihindeki bu tartışmalara hakimseniz kolaylıkla romandaki karakterlerin aslında kimleri temsil ettiğini fark edebilirsiniz. Bu bilgileri öğrenerek romanı okursanız da niçin o karakterlerin yazıldığına, amacın ne olduğuna ve Sabahattin Ali'nin biz okurlara ne aktarmak istediğini anlayabilirsiniz.

Anlayacağınız sevgili Konumuz Kitap okurları, Sabahattin Ali'yi okumak, onun yazdıklarının arka planını anlayabilmek herkesin harcı değildir. Derin analizler gerekir. Biz de bu değerli bilgileri siz okurlarımız için yazmak istedik. Romanı okumadan önce temsil edilen kişileri bilmek, romanı okurken ki bazı bilmeceleri çözecektir. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Peki siz Sabahattin Ali'nin İçimizdeki Şeytan romanını okumuş muydunuz? Okuduysanız roman hakkında neler düşünüyorsunuz? Romandaki temsil edilen kişiler hakkında bilginiz var mıydı? Yorumlarda buluşalım!

Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması...


İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var.


İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.


Hayatta hiçbir şey yapmış olmamak gibi korkunç ve utandırıcı bir şey var mı?


Unutmayın ki dünyada en korkunç şey ümidini kaybetmektir.


Ben sana rehber değil, ancak yoldaş olabilirdim. Fakat yolu ikimiz de bilmiyorduk.


İnsanların en zayıf tarafları sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir.


En kuvvetli insanın bile bazen ne kadar zayıf anları, istediğinin tam aksini yapmaya mecbur olduğu dakikaları bulunduğunu nasıl inkar edebiliriz?


Asıl iyilik tanımadıklarımıza yaptığımız iyiliktir. Halbuki biz bütün hüsnüniyetimizi dostlarımıza saklayıp bunların dışında kalanları bir çırpıda ve kısa bir hükümle fena addediyoruz.


Fakat içimde öyle bir şeytan var ki... Bana her zaman istediğimden büsbütün başka şeyler yaptırıyor. Onun elinden kurtulmaya çalışmak boş... Yalnız ben değil, hepimiz onun elinde bir oyuncağız...


Tesislerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?


Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi.


Günün birinde ya çıldıracağız ya dünyaya hâkim olacağız.



Tüm telif hakları Konumuz Kitap web sayfasına aittir. İzinsiz hiçbir şey kopyalanamaz, yayınlanamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.