Geriye Bakış | Edward Bellamy

Konumuz Kitap
0
19. yüzyılda yaşarken bir anda 21. yüzyılda uyanmak ister miydiniz? İşte sizi derin düşüncelere sürükleyecek bir roman önereceğiz. Okuduğumuz modern klasikler dizilerinin arasından en etkilendiğimiz kitaplardan birisi olan Geriye Bakış, 2000'den 1887'ye yolculuğa çıkartıyor.

Edward Bellamy, 19. yüzyıl sonlarında kaleme aldığı Geriye Bakış (1888) romanıyla yalnızca bir ütopya kurgulamakla kalmamış, aynı zamanda dönemin sosyal ve ekonomik sorunlarına radikal çözümler sunan bir gelecek tasarımı ortaya koymuştur. Amerikan edebiyatında büyük yankı uyandıran bu eser, kısa sürede geniş kitlelerce okunmuş ve politik tartışmaların merkezine oturmuştur.

Detaylara geçmeden önce aramızda daha önce Edward Bellamy'nin Geriye Bakış romanını okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümünden bizlere kitaba dair görüşlerinizi paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı dört gözle bekliyor olacağız.

Geriye Bakış Romanının Konusu

Romanın başkahramanı Julian West, 1887 yılında Boston'da yaşayan ve uykusuzluk problemi çeken bir aristokrattır. Hipnozla uyutulduktan sonra 113 yıl sonra, yani 2000 yılında Doktor Leete'nin evinde uyanır. 

Gözlerini açtığında bambaşka bir dünyayla karşılaşır: Özel mülkiyetin, sınıf ayrımlarının ve kapitalist sistemin ortadan kalktığı; refahın, eşitliğin ve dayanışmanın hüküm sürdüğü bir toplum...

Bu bambaşka dünyayı tabii ki de Julian West Doktor Leete'le olan sohbetlerinden tanımaya başlar ve kendi yüzyılıyla karşılaştırmalar yapar. Artık bambaşka bir dünyadadır ve 19. yüzyılın izleri tamamen silinmiştir...

Bellamy'nin Geriye Bakış'ı, okuyucuyu kapitalizmin hükmündeki 19. yüzyılın sonlarından alıp 21. yüzyılın sosyalist idealine götürür. Bellamy'nin 2000 yılı, teknolojik gelişmelerin insanların refahına adandığı, eğitimin ve emeğin herkes için ulaşılabilir olduğu bir ütopyadır.

Ütopik Bir Sosyalist Eser...

Bellamy'nin Geriye Bakış romanı, yalnızca bir roman değil, aynı zamanda bir sosyal reform manifestosudur. Kapitalizmin eşitsizlik yaratan yapısını sorgular; merkezi planlamayla işleyen bir toplumda herkesin nasıl eşit hak ve imkanlara sahip olabileceğini tartışır. 

Romanın ardından ABD'de "Bellamy Kulüpleri" kurularak yazarın görüşleri bir hareket haline gelmiş, eserin etkisi siyaset alanına da taşmıştır. Bugün hâlâ Geriye Bakış, ütopya edebiyatının en etkileyici örneklerinden biri olarak anılır.

Edward Bellamy'nin öngördüğü bazı teknolojik yenilikler —örneğin kitapta geçen ve dikkatimi çok çeken, kredi kartına benzer bir ödeme sisteminin olması— bugün gerçek olmuş durumda. Roman, hem geçmişe hem de geleceğe eleştirel bir bakış sunarak, okuru düşünmeye ve hayal kurmaya davet ediyor.

İkilinin sohbetleriyle 19. ve 21. yüzyılın karşılaştırılmasını, yazarın olmasını istediği ütopik 21. yüzyıl tasvirlerini okuyoruz. Kimi yerde yazarın öngörüsüne şaşırıyor kimi yerde de keşke yazarın öngördüğü gibi bir yaşam bir düzen olsaydı diye söylenebiliyorsunuz. Eğitiminden siyasete, ekonomiden insan haklarına kadar geniş bir yelpazede bu ikili sohbetlerini ederken biz okurlar olarak da kulak misafiri oluyoruz adeta.

Doktor Leete ve Julian West'in sohbetleriyle ilerleyen romanda ters köşeler de mevcut. Özellikle de son 50 sayfası... Spoiler olmasın. Ama dili o kadar sürükleyici ki... Şimdiden bilgilendirmememizi yapalım, eğer bu tür siyasi sosyal içerikleri barındıran ütopik eserler okumayı sevmiyorsanız Geriye Bakış'ı okurken sıkılabilirsiniz. Eğer bu tür sosyolojik konulara ilgiliyseniz Geriye Bakış romanı size bambaşka bakış açıları sunabilir.

İdeal bir toplum mümkün mü? Bu sorunun peşine düşen Edward Bellamy, bize yalnızca bir hikâye değil, bir umut bırakıyor. Geriye Bakış, sadece 19. yüzyılın eleştirisi değil; daha adil, daha insanca bir dünyanın hayalini kuran herkes için çağlar üstü bir davet sunuyor. Bu klasik eseri mutlaka okuyun.

Peki siz Edward Bellamy'nin Geriye Bakış romanını okumuş muydunuz? Okuduysanız yazarın 21. yüzyıl için kurguladığı ideal toplum düzeni hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

Dünyanın yoksulluğunun en büyük nedeni insanların katı yürekliliği değil, ahmaklıklarıydı.


Geçmiş ölüydü, bir yüzyılın ağırlığı altında ezilmişti ve şimdiki zaman da bana kapalıydı. Hiçbir yerde bana yer yoktu. Ne ölüydüm ne de doğru dürüst diri...


"Eğitim fakültesi," diye açıkladı Dr. Leete, "öğrencilerin zihinleri kadar bedenlerinden de sorumlu tutulur. Her bireyin zihinsel eğitimiyle birlikte mümkün olan en yüksek fiziksel gelişimi, altı yaşından yirmi bir yaşına değin süren müfredatının çifte hedefidir."


Pis kokulu bir kalabalığın arasına karışmak için sırf kendisine parfüm sıkmak yeter mi insana? Sarayda bile yaşasa eğer ki dört yanındaki pencereler ahırlarla dolu avlulara açılıyorsa insan keyif alabilir mi?


Eğitim ve fırsat eşitliği kişinin ne tür eğilimlere sahip olduğunu gün yüzüne çıkarıyordu ve yaşamı boyunca yapacağı işini seçerken ne toplumsal önyargılar ne de paralı askerlik zihniyeti kendisini köstekleyebiliyordu.


İnsanlar uygarlaştıkça ve de mesleklerle hizmetlerin alt bölümlere ayrılması sürdürüldükçe karşılıklı bağımlılık evrensel bir kurala dönüşür.


Tüm büyük hareketler gibi insanlık tarihi de döngüseldi ve başlangıç noktasına geri dönerdi.


...bir araba dolusu altının bir somun ekmek etmediği bir halkın arasında buldum.

...ancak bana öyle görünüyor ki gelecek bin yıl içerisinde insanlığın ne kadar gelişme kaydedeceği konusunda cüretkar tahminler­de bulunabilmek için, son yüzyılda kaydedilen ilerlemeye doğru bir "Geriye Bakış"tan daha sağlam bir başlangıç noktası bulamayız.



Yorum Gönder

0Yorumlar

Yorum Gönder (0)

#buttons=(Ok, tamamdır) #days=(20)

Sayfamızda daha iyi bir deneyim için çerez politikası uygulanmaktadır. Check Now
Ok, Go it!