Eğitimin öncülerinden birisi olan Amerikalı filozof ve eğitim kuramcısı John Dewey'in eğitim felsefesini yakından tanımak ister miydiniz? Eğer cevabınız "Evet!" ise John Dewey'in Okul ve Toplum kitabını mutlaka okumalısınız.
Ülkemizdeki eğitim alanında büyük sıçrayışlara zemin hazırlayacak Köy Enstitülerinin kuruluşundan beş yıl sonra 1945 yılında Türkiye'ye ikinci kez gelen ve Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nü inceleyen Prof. Dr. John Dewey; "Benim düşlediğim okullar Türkiye'de Köy Enstitüsü olarak kurulmuştur." diyerek ülkemizde de eğitim alanında çeşitli araştırmalar yapmış hatta Atatürk'ün davetiyle ilk kez ülkemize 1924 yılında gelmiştir.
Detaylara geçmeden önce aramızda daha önce John Dewey'in Okul ve Toplum kitabını okuyanlar varsa kitaba dair görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı dört gözle bekliyor olacağız.
Okul ve Toplum Kitabının Konusu
"Eğitim, yaşam için bir hazırlık değil; yaşamın ta kendisidir."
Bu söz, modern eğitimin öncülerinden John Dewey'in eğitim anlayışını en iyi şekilde özetler. 1900 yılında yayımlanan Okul ve Toplum adlı eseri, yalnızca bir pedagojik metin değil; eğitimin felsefesine dair derin ve devrimci bir bakış açısıdır. Dewey, bu kitabında okulun sadece bireysel gelişim için değil, toplumsal dönüşümün de en temel aracı olduğunu savunur.
Dewey'e göre okul, toplumdan ayrı, yapay bir kurum olmamalıdır. Aksine, okul; çocuğun doğal çevresinden, deneyimlerinden ve yaşadığı toplumsal ilişkilerden beslenmelidir. Eğitimi sadece bilgi aktaran bir sistem olarak değil, çocuğun aktif katılımıyla şekillenen bir süreç olarak görür. Öğrenciler; soru soran, keşfeden ve kendi öğrenme yolculuklarını inşa eden bireyler olmalıdır.
Eğitimin Kalbinde Toplum Vardır!
John Dewey, Okul ve Toplum adlı eserinde sıkça vurguladığı noktalar şu şekildedir:
- Deneyim Temelli Öğrenme: Dewey, öğrenmenin kalıcı olması için çocukların yaşayarak, yaparak öğrenmeleri gerektiğini savunur. Laboratuvarlar, atölyeler, oyunlar ve projeler, bu anlayışın temel uygulamalarıdır.
- Toplumsal Katılım: Eğitimin amacı sadece bireysel başarı değil, toplumsal sorumluluk duygusunu geliştirmek olmalıdır. Okul, demokratik bir toplumun minyatürü olarak işlemesi gereken bir yapıdır.
- Disiplinlerarası Yaklaşım: Dewey, derslerin birbirinden kopuk değil; bütüncül ve hayatla bağlantılı olması gerektiğini vurgular.
John Dewey'in fikirleri bugün hâlâ eğitim fakültelerinde okutulmakta, öğretim programlarında ilham kaynağı olmaktadır. Okul ve Toplum, öğretmenlere, eğitimcilere ve ebeveynlere şu temel soruyu sordurur: "Çocuklarımızı nasıl bir dünya için eğitiyoruz?"
Bugünün aktif öğrenme, proje temelli öğretim ve öğrenci merkezli sınıf anlayışının kökleri Dewey'in bu eserine kadar uzanır. Özellikle okulun toplumla iç içe olması, öğrencinin sadece bilgiyle değil değerlerle de donatılması gerektiği fikri, çağdaş eğitim politikalarının temel taşıdır.
Okul ve Toplum, eğitimi bir görevden öte bir yaşam biçimi olarak görmemizi sağlar. Dewey'in satır aralarında, sadece sınıfların değil; toplumların nasıl daha adil, üretken ve bilinçli bireylerle dönüşebileceğine dair ipuçları gizlidir. Sonuçta bir ülkenin geleceği, eğitime yönelik bakış açısı belirler.
Herkesin okuması gereken bir kitap. Ancak eğer bir öğretmenseniz ya da öğretmen adayı iseniz John Dewey'in Okul ve Toplum kitabını, ayrıca eğitim alanındaki çalışmalarını muhakkak okuyun. Sizlere farklı bir bakış açısı sunacağına eminiz.
DİKKAT: JOHN DEWEY'İN OKUL VE TOPLUM KİTABINI OKUMAK İSTİYORSANIZ GECE KİTAPLIĞI YAYINLARINDAN ÇIKAN BASKISINDAN OKUMAMANIZI ÖNERİRİZ. ÇÜNKÜ KİTABIN BASKISI TAMAMEN YANLIŞ VE ÇEVİRİSİ ÇOK KÖTÜYDÜ. Ama diğer baskılardan John Dewey'in Okul ve Toplum kitabını okuyabilirsiniz.
Peki siz John Dewey'in Okul ve Toplum kitabını okumuş muydunuz? Okuduysanız eğitim sizce bireysel mi yoksa toplumsal mı? Demokrasi ve eğitim kavramları arasında nasıl bir ilişki vardır? Yorumlarda buluşalım!
Çocuk açısından bakıldığında okuldaki en büyük kayıp, çocuğun okul dışında kazandığı bilgi ve deneyimden okulda tam ve serbest bir şekilde yararlanamaması, diğer taraftan da okulda öğrenmekte olduğu şeyleri günlük hayatında uygulamayı başaramamasıdır. Okulun eksik yönü işte budur; onun hayattan soyutlanmasıdır.
Bilgi artık hareketsiz bir katı değildir, sıvılaştırıldı. Toplumun tüm akımlarında aktif olarak hareket ediyor.
Önemini kaybetmeyecek tek özgürlük düşünce özgürlüğüdür.
Baskı icat edildi; ticari yapıldı. Kitaplar, dergiler, kağıtlar çoğaltıldı ve ucuzlaştı. Lokomotif ve telgrafın sonucunda kırk posta ve elektrik tarafından sık, hızlı ve ucuz haberleşme ve elektrik bağlantısı sağlandı. Seyahat etmek kolaylaştı. Hareket özgürlüğü, beraberindeki fikir alışverişi ile süresiz olarak kolaylaştırıldı. Sonuç entelektüel bir devrim oldu.
Eğitim bir vazoyu suyla doldurmak değil bir çiçeğe kendi tarzında büyüyebilmesi için yardımcı olmaktır.
Çocuk, geleneksel bir okula, sağlıklı bir vücuda ve daha fazla ya da daha az isteksiz bir akılla gelir; aklını geri de bırakmak zorundadır çünkü okulda kullanmanın bir yolu yoktur.
Eğer eğitimde cenneti arıyorsak, onu bulmak için yapılacak bütün şeyler bize düşer. Bu yapılacak işlerse şunlardır: Eğer çocuğun gerçek içgüdülerini ve ihtiyaçlarını tanır ve bunların bütün yetenekleriyle ortaya çıkıp gerçekleşebileceği fikrini amaç edinirsek, zamanı gelince erginlik hayatının bütün disiplini, bilgi ve kültürü kendiliğinden ortaya çıkar.
İnsanları dış zincirlerden kurtarmanın ilk adımı, onları yanlış inanç ve ideallerin iç zincirlerinden kurtarmaktı.