Fantastik türünde kitaplar okumayı sever misiniz? Eğer cevabınız "Evet!" ise sizlere bugün çok güzel bir fantastik roman önermek isterim.
Biliyorsunuz ki yeni yazarları tanımayı ve onların kitaplarını okuyup sizlerle paylaşmayı çok seviyorum. Rumeysa Deniz Yardım'ın Işığın Yankısı romanı yazarın ilk romanından biri. Ayrıca yazarın Zamanın Çırakları adında bir çocuk hikaye kitabı da bulunuyor.
Detaylara geçmeden önce Instagram sayfamızda Rumeysa Deniz Yardım'ın Işığın Yankısı romanını 3 okura hediye edeceğiz. Bu güzel çekilişe katılmak için Instagram sayfamızı takip etmeyi unutmayın.
Işığın Yankısı Romanının Konusu
Elaha Valeria Krallığı'na daha bebekken bir gece yarısı terk edilir ve Rahibe Agnethe bebeğe sahip çıkarak onu sisli bir manastırda yetiştirir. Gel zaman git zaman Elaha içindeki ışığı keşfeder ve geçmişin izlerini takip etmeye başlar.
Elaha kendi geçmişini sorgulamaya başlamasıyla aslında ışığın varisi olduğunu ve yankının taşıyıcısı olan Aelric ile birbirlerine bağlı olduklarını öğrenmesiyle her şey alt üst olur. Her gece rüyasında gördüğü o adam, Elaha için büyük bir meraka sebep olur. Ancak Aelric, geçmişin gölgeleriyle uzun zaman bağlı olarak tutsaktır ve tek kurtuluş yolu Elaha'nın onu hatırlamasıdır.
Fakat her şeyin ötesinde gizemli bir figür vardır: zincirin karanlık prensi Riveneth. O, Elaha'ya daha doğmadan mühürlenmiş, hem düşmanı hem de kalbini sarsacak tek kişidir.
Eski kehanetler, gölgeler, zincirin Prensi Riveneth, tarikatın gizli planları derken Elaha'nın ışık ve gölge arasındaki seçimi her şeyin kaderini belirleyecektir.
Işığın ve Gölgenin Çatışması
Roman boyunca şu sorunun yanıtını arıyoruz: Işığın parlak umudu mu, yoksa gölgenin karanlık çekimi mi? Savaşların ve kalplerin kaderini belirleyecek son seçim yaklaşırken tek bir soru kalır: Işık mı, gölge mi?
Öncelikle belirtmem gerekir ki Yazar Rumeysa Deniz Yardım'ı tebrik ederim. Fantastik bir kurgu yazmak kesinlikle herkesin harcı değil. Yeni bir evren, doğaüstü güçler ve varlıklar, o evrenin küçük detaylarını oluşturmak geçekten de çok zor bir iş.
Romanı genel olarak beğendim. Özellikle de bölüm başlarında yer alan fotoğraflar çok güzel olmuş. Belki sayfaya özgü bir tasarım yapılabilirdi. Ama genel evreni ve karakterleri tanıma açısından güzel bir detay olduğunu belirtmek isterim.
Uzun zamandır fantastik bir kurgu okumadığım için evrene alışmak biraz uzun sürdü. İlk bölümlerde Elaha ve Aelric birbirlerine kavuştuğunda kitabın nasıl devam edeceğini çok merak ettim. Ve tahmin edeceğiniz gibi kurgu bambaşka bir yöne evrildi. Açıkçası hiç böyle bir kurgu beklemiyordum.
Kitaptaki tek eleştireceğim nokta şu: Fantastik bir kurgu olduğu için o evreni o karakterleri anlamak için giriş kısmı biraz daha yavaş ilerleyebilirdi. Aynı durum hikayenin devamında da vardı. Bazı önemli noktalara ulaşmak için hikayenin olay örgüsü ya çok hızlandırılmıştı ya da çok yavaş ilerletilmişti. Ama onun dışında beğendiğim bir roman oldu.
Karakterlere geçecek olursam; ah Elaha... Romanın ortasından sonuna kadar o kadar gıcık oldum ki. Bu kısım spoiler olduğu için değinmek istemiyorum ama romanı okuduğunuzda siz de anlayacaksınız. Aelric tam bir üzümlü kek, Riveneth ise karanlığıyla iç karmaşa yaşayan biri.
Yukarıda da belirttiğim gibi bu romanı okumak isteyenler Instagram'da birkaç güne 3 kişiye Işığın Yankısı romanını hediye edeceğiz. Kaçırmamak için buraya tıklayarak Instagram sayfamı takibe alabilirsiniz.
Peki siz Rumeysa Deniz Yardım'ın Işığın Yankısı romanını okumuş muydunuz? Okuduysanız roman hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!
Bazen en büyük cesaret, sevdiğini özgür bırakmaktır.
Benim yolum özgürlük. Senin yolun esaret.
Bazen sevgi, feda etmeyi gerektirir. Ama feda, her zaman ihanet değildir.
Kalbin kapısını yalnızca geçmişin yankısı açar.
Unutan geri döndüğünde, hatırlayan karanlığı deler.
Elaha göğsünde, kalbinin altında bir yanma hissetti. Sanki bir zamanlar unuttuğu bir parçası, yerine oturuyordu. Gökyüzü yavaşça mora çalmaya başladı. Bildiği tek şey şuydu: Yalnız değildi. Ve onu bekleyen geçmiş, çoktan uyanmıştı.
Artık sadece zincirin gölgeleriyle değil, kendi kalbinin karanlığıyla da savaşmak zorundaydı.



