30 Mart 2024 Cumartesi

Serenad | Zülfü Livaneli

Mart 30, 2024 4
Mart ayında okunan kitaplar arasında en iyi kitap olarak seçtiğimiz, Livaneli'nden de okuduğumuz ilk kitap Huzursuzluk olmuştu. Şimdi Serenad'ı sizlerle birlikte inceleyeceğiz!

Okuduğumuz en etkili kitaplardan birisi oldu Serenad. Zülfü Livaneli'nin kaleminden çıkan her eser, bir müzikaliteyle yazılmış bir serenattır adeta. Ancak Serenad, yazarın bu müzikal anlatımını en derin ve etkileyici şekilde sunan eserlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Roman, sadece bir hikâye anlatmaktan öte, insan ruhunun derinliklerine inen bir yolculuğa davet ediyor okuyucuyu.

Detaylara geçmeden önce aramızda Zülfü Livaneli'nin Serenad romanını okuyanlar varsa kitaba dair görüşlerinizi aşağıdaki yorumlar bölümünden bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı dört gözle bekliyoruz.

Serenad Romanının Konusu

Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.

1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir. Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.

Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.

"Serenad für Nadia!"

Farklı kimliklerde, farklı ırklarda, farklı hayatlar yaşayan ama aynı acılara ortak olan üç kadın: Nadia, Mari ve Maya. Ve tarihi olayların harmanlandığı bir roman.

Kitap, 1940'larda, II. Dünya Savaşı döneminde başlayan bir öyküyü konu alıyor. İkinci Dünya Savaşı'nın yıkımını yaşayan Almanya'da geçen bu hikâye, insanlığın karanlık yüzüyle yüzleşirken aynı zamanda umut ışığını da gösteriyor. Livaneli, savaşın yarattığı acıları ve insanlığın içindeki iyiliği ustalıkla harmanlayarak okuyucuyu derinden etkileyen bir atmosfer yaratıyor.

Serenad, sadece bir aşk hikâyesi ya da savaşın yıkıcı etkilerini anlatan bir roman değil, aynı zamanda insanın içindeki iyiliğin ve dayanışmanın gücünü de gözler önüne seriyor. Livaneli'nin derin karakter analizleri ve dokunaklı anlatımı, okuyucuyu hikâyenin içine çekerek onları düşündürmeye ve duygulandırmaya devam ediyor.

Okuduğumuz kitaplar arasında konusu itibariyle bizi en çok etkileyen roman oldu. Romanı bitirirken bir damla gözyaşı size eşlik edebilir, bizden uyarması.

Roman, Araştırmaya Teşvik Ediyor!

Karakterler o kadar gerçekçi ki bir an hikayeyi gerçek hayattan alındığını zannetmiştik kitabı okurken. Hatta romanın ana karakteri ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i uzun uzun araştırdık.

Araştırırken yazar Livaneli'nin kitaba dair yorumuna da denk geldik. O yorumda yazar şunları dile getiriyor: "... Bu zaten bir tekniktir. Hep yapılır. Dickinson romanlarında vardır. Tolstoy mesela Borodino Savaşı'nı anlatır. Yani kendimi bu büyük isimlerle kıyaslamak için söylemiyorum da. Böyle bir tekniği öğrendiğim için söylüyorum. Burada da mesela Serenat'ta Struma gemisinin hikayesi var. O gerçek bir hikaye. Ama Profesör Maksimilian Wagner ve Nadia ve Maya benim kurgu ürünü insanlarım. Bir, beşeriyleştirmek, insanileştirmek adına o karakterleri koyuyoruz. Fakat daha sonra ne oldu? O kadar onları da bir hakiki roman kişisi değil de gerçekten yaşamış insanlar sandı ki okur."

II. Dünya Savaşı, Struma Faciası, Mavi Alay, Kırım Türkleri...

Ayrıca romanda geçen Struma Faciası, Mavi Alay, Kırım Türkleri ve daha birçok konuda yazar bize bilmediklerimizi daha doğru bir ifadeyle üstü örtülmüş bazı gerçekleri gün yüzüne çıkarıyor.

Romanda, sıkça altı çizilen cümle "Hiçbir iktidar masum değildir." oluyor. Romanın arka planında sadece bir ülkenin değil, bütün ülkelerin hükümetlerine yapılan bir eleştiri söz konusu. Livaneli dendi mi siyasi eleştiriler olmazsa olmaz fakat bu eleştirileri çok güzel bir şekilde romana uyarlıyor.

Uzun lafın kısası, eğer Serenad'ı okumadıysanız kesinlikle okumalısınız. Livaneli'nin romanlarına başlamak isteyenler ve hangi kitapla başlayacağını bilmeyenler için Serenad çok güzel bir başlangıç olacaktır. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Zülfü Livaneli Kimdir?

Zülfü Livaneli, 20 Haziran 1946'da Konya'nın Ilgın ilçesinde doğan Türk yazar, müzisyen, senarist, politikacı ve film yönetmenidir.

Livaneli, Ankara Maarif Koleji'nde okuduktan sonra Stockholm Üniversitesi'nde felsefe ve müzik eğitimi gördü. 1970'lerde politik nedenlerden dolayı 10 yıl sürgünde yaşadı. Sürgünde olduğu dönemde birçok roman, şiir ve şarkı yazdı. 1984 yılında Türkiye'ye döndü ve aktif siyasete atıldı. Bir dönem milletvekilliği ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyeliği yaptı. Halen yazarlık, müzik ve film yönetmenliği yapmaktadır. Livaneli'nin eserleri arasında romanları, şiir kitapları, müzik albümleri ve filmleri yer alır.

En bilinen eserleri arasında Serenad, Mutluluk, Leylim Ley, Konstantiniyye Oteli, Son Kuşlar, Kardeşimin Hikâyesi, O Tuhaf Çocuk, Günlük, Sesler, Leylim Ley, Sevdalı Türküleri, Ruhun Doğan Güneşi, Ayna, Yol, Sis, Veda ve Mutluluk filmleri sayılabilir. Livaneli, Yunus Nadi Roman Ödülü, Orhan Kemal Roman Armağanı, Sadri Erdem Beste Yarışması Birincilik Ödülü ve Altın Kelebek Ödülü gibi birçok ödüle layık görülmüştür.

Livaneli, günümüz Türkiye'sinin en önemli ve üretken yazarlarından biridir. Eserleri birçok dile çevrilmiş ve uluslararası alanda da tanınmıştır. Livaneli, insan hakları ve özgürlük savunuculuğuyla da bilinmektedir.

Peki siz Serenad'ı okumuş muydunuz? Okuduysanız roman hakkındaki görüşleriniz neler? En beğendiğiniz Livaneli romanı nedir? Yorumlarda buluşalım!

"Elveda Max, elveda Nadia." dedim. Onların başına gelenleri anlatmaya karar verdim. Çünkü ancak hikayesi anlatılan insanlar var oluyordu.


Böyle tuhaf bir dünyada yaşıyorduk işte. Bir tarafta iktidar duygusuyla insanların hayatlarını karartan barbarlar, bir taraftan da etik değerlere bağlı insanlar vardı. Bir tarafta vahşet, bir tarafta ahlâkî ilkeler.


İşte Türkiye böyle bir çelişkiler ülkesiydi. En avangart yaşamdan feodal aşiret düzenine kadar her şey vardı.


Niye hiçbir sokağın, caddenin, meydanın, köyün adı aynı kalmıyor; sürekli değiştiriliyordu acaba? Tarihten kaçmak için mi? Her şeye sıfırdan başlamak için mi?


İnsanların mutluluğu, iktidar oyunları arasında ne kadar da zavallı bir konu haline geliyordu.


Her iktidar öldürür. Kimi daha az, kimi daha çok.


Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun. Ben ise seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.



22 Mart 2024 Cuma

Cixin Liu'nun Bilimkurgu Romanı Üç Cisim Problemi Netflix'te!

Mart 22, 2024 2

Cixin Liu'nun bilimkurgu romanı "Üç Cisim Problemi" 21 Mart 2024 Perşembe günü Netflix platformunda yayınlandı. 

Dizi, yazar Cixin Liu'nun aynı isimdeki ünlü üçlemesinin ilk kitabından uyarlanmıştır. Netflix'in bu bilimkurgu dizisi, Çin'de önce 30 bölümlük bir dizi olarak izleyicileri ekran başına kilitlemiş ve şimdi uluslararası izleyicilerle buluşmaktadır. Dizinin hem oyuncu kadrosunda hem de yapım ekibinde Game of Thrones'tan önemli isimler bulunmaktadır. Üç Cisim Problemi dizisi, bilimkurgu severler için heyecan verici bir seçenek olabilir ve gelecek vaat eden Netflix projelerinden biri olarak değerlendirilmektedir.

Dizinin, kitaptaki kurguya sadık kalmakla birlikte bazı karakterlerin diğer kitaplardan çekildiği belirtilmektedir. Ayrıca, dizinin fantastik bir evren yerine günümüzde geçmesi dikkat çekmektedir. Henüz Game of Thrones seviyesinde olmasa da Üç Cisim Problemi, bilimkurgu sevenler için kaçırılmaması gereken bir yapım olarak öne çıkmaktadır.

Üç Cisim Problemi Serisinin Sıralaması

Cixin Liu'nun bilimkurgu serisi "Üç Cisim Problemi", Çinli yazar Cixin Liu tarafından kaleme alınmış ve büyük bir başarı elde etmiştir. Seri, Hugo En İyi Roman ödülü de dahil olmak üzere çeşitli prestijli ödüller kazanmıştır. "Üç Cisim Problemi" üçlemesi, bilimkurgu edebiyatının önemli eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir. 

Üç Cisim Problemi, 2015 yılında Hugo Ödülü'nü kazanan ilk Çinli yazar Liu Cixin'in eseridir. Bu, Çinli bir yazarın bu prestijli ödülü kazanan ilk eseri olması açısından oldukça önemlidir.


Dünya çapında geniş bir okuyucu kitlesine sahip olan serinin ilk kitabı, aynı adı taşıyan "Üç Cisim Problemi" romanıdır. Serinin ilk kitabı Üç Cisim Problemi'nin konusu, uzaylılarla iletişime geçme çabalarını ve insanlığın karşı karşıya kaldığı zorlukları ele almaktadır. Cixin Liu'nun yaratıcı kurgusu ve derin felsefi tartışmalarıyla dikkat çeken "Üç Cisim Problemi" serisi, bilimkurgu türünün en önemli eserleri arasında yer almaktadır. Ayrıca, serinin Netflix tarafından diziye uyarlanmasıyla geniş bir izleyici kitlesine de ulaşmıştır.

Olağanüstü bir kitap, bilimsel ve felsefi tartışmaların eşsiz bir karışımı. (George R. R. Martin)

Bu seriyi okumak isteyenler, aşağıdaki sıralamayı dikkate almanızı öneririz:

Serinin Sıralaması
  1. Kitap: Üç Cisim Problemi
  2. Kitap: Karanlık Orman
  3. Kitap: Ölümün Sonu
Seri, dünya çapında 10 milyondan fazla kopya sattı ve çeşitli dillere çevrilmiştir. Bu seri, Çin bilimkurgusunun uluslararası alanda daha fazla tanınmasına katkıda bulunmuştur. Üç Cisim Problemi serisi, bilimkurgu sevenler için kaçırılmaması gereken bir okuma ve izleme deneyimi sunmaktadır.

Cixin Liu Kimdir?

Cixin Liu, 1963 yılında Çin'in Şansi kentinde doğan ve Çinli bir bilimkurgu yazarıdır. Liu, Çin edebiyatının en büyük bilimkurgu yazarlarından biri olarak kabul edilmektedir.

Yazarın ilk romanı olan "China 2185" ile edebiyat hayatına adım atan Liu, 2015 yılında Hugo En İyi Bilimkurgu Romanı ödülüne layık görülmüştür. Ünlü "Üç Cisim Problemi" üçlemesinin yazarı olarak da bilinen Cixin Liu, bilimkurgu alanında önemli eserlere imza atmış ve geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmıştır. Liu'nun eserleri, derin felsefi tartışmaları ve yaratıcı kurgusuyla dikkat çekmektedir.

Aynı şekilde, Üç Cisim Problemi üçlemesinin son kitabı olan Ölümün Sonu da Locus En İyi Bilimkurgu Romanı Ödülü'nü almış ve Nebula En İyi Roman Ödülü'ne aday gösterilmiştir. Cixin Liu, Çin'in Hugoları olarak bilinen Galaksi Ödülü'nü tam dokuz kez kazanmıştır. Yazarın eserleri arasında Dinozorlarla Karıncaların Öyküsü, Ölümün Sonu, Karanlık Orman ve Üç Cisim Problemi gibi önemli kitaplar bulunmaktadır. Liu'nun eserleri, derin felsefi tartışmaları ve yaratıcı kurgusuyla bilimkurgu alanında geniş bir hayran kitlesi edinmiştir.

Peki siz Üç Cisim Problemi'ni okumuş muydunuz? Eğer okuduysanız seri hakkındaki görüşleriniz neler? Netflix'te yayınlanan Üç Cisim Problemi dizisini izleyecek misiniz? Yorumlarda buluşalım!

21 Mart 2024 Perşembe

Sıfır Kilometre Film Oluyor!

Mart 21, 2024 1

Beyza Alkoç'un çok sevilen 3391 Kilometre'nin ikinci kitabı Sıfır Kilometre film oluyor! Çok sevilen serinin ikinci kitabı Sıfır Kilometre 10 Ocak 2025 tarihinde sinemalarda yerini alacak. Alkoç'un sosyal medyadan paylaştığı bu güzel haberle birlikte sevenleri filmi beklemeye başladılar bile.

Ayrıca geçtiğimiz günlerde Beyza Alkoç, okurlarına yeni bir sürprizi daha olmuştu. Çok sevilen 3391 Kilometre kitabının beyaz perdeye uyarlanmasından sonra Beyza Alkoç'un çok satan roman serisi Karantina (Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi) da film olacaktı. Detaylar için buraya tıklayabilirsiniz.

Okuyanların heyecanla beklediği film 3391 Kilometre 12 Ocak'ta izleyiciyle buluşmuştu. Bu güzel haberin detaylarına buradan da ulaşabilirsiniz. Başrollerini Derya Pınar Ak ve Haktan Zavlak'ın paylaşacağı film bir "uzak mesafe ilişkisini" konu alıyordu. Filmin yönetmeni Deniz Enyüksek, senaristliği de Fulya Özcan üstlenmişti.

Beyza Alkoç'un "Sıfır Kilometre" kitabı, 3391 Kilometre'nin devam kitabı. Kitap, birbirini uzaktan seven iki kişinin hikayesini içeriyor. Beyza Alkoç'un dilindeki incelik ve duygusal derinlik, okuyucuları etkileyici bir atmosfere çekiyor. Kitap sevgi, özlem ve içsel keşif üzerine dokunaklı bir anlatı sunuyor.

Sıfır Kilometre Romanının Konusu

Sıfır Kilometre'nin arka kapak tanıtımı şöyle: İzmir ve Ege'nin ışıklarla dolu karanlık dünyalarının hikâyesi devam ediyor... Üstelik aralarındaki mesafe artık sıfır kilometre! Işıklarınızı yeniden yakmaya geliyoruz, hazır mısınız?

Birbirimizi uzaktan uzağa sevmek bir göldü, biz de o göle atlayan iki balıktık. O ufacık gölün içerisinde birbirimizi bulduk ve hiç kaybetmeyiz sandık. Oysa hiçbir şey sandığımız kadar kolay olmadı. Yan yana olmak koskoca bir denizdi ve biz bu denizde birbirimizi kaybettik. Binlerce kilometreyi aştık, birbirimize geldik. Oysa şimdi her zamankinden zor bir savaş bekliyor bizi, buram buram hissediyorum bunu. Sonra kulaklığımı takıyorum, telefonumu atıyorum cebime, kendi kendime fısıldamaya başlıyorum içimden... "Işıklar sana evinin yolunu gösterecek..." Bir kez daha tekrar ediyorum: "Işıklar sana evinin yolunu gösterecek..." Sonra bir kez daha... "Işıklar sana evinin yolunu gösterecek..." Ben İzmir ve bu benim evimi bulma hikâyem.

"Sinemaya gidelim mi?"

Beyza Alkoç Sıfır Kilometre'nin film haberini sosyal medyadan duyurmuştu. İşte o duyuru da şu şekilde:

Mesafelerin hikayesini önce okuduk, sonra izledik. 3391 Kilometre'yi aştık, sıfır noktasına ulaştık... Ege ve İzmir’in hikayesinin devamını izlemeye hazır mısınız? Onlar artık aynı çatının altında, aynı ışıklara bakıyor ve şehrin güzel manzarasını aynı terastan izliyor... SIFIR KİLOMETRE 10 Ocak 2025'te sinemalarda! Ege'nin o gün İzmir'e sorduğu gibi, 'Sinemaya gidelim mi?'


Ayrıca 3391 Kilometre, 11 Nisan'dan itibaren Avrupa'da sinemalarda yerini almış olacak. 3391 Kilometre'nin hangi şehirlerde ve sinemalarda vizyonda olacağını yakında açıklanacak. Şimdiden keyifli seyirler dileriz.

Beyza Alkoç Kimdir?

Beyza Alkoç, çağdaş Türk yazarlarından biridir. 15 Şubat 1996 tarihinde İstanbul'un Fatih ilçesinde doğan Alkoç, küçük yaşlardan itibaren farklı türde eserler vermeye başlamıştır.

Edebiyata ve kurgu oluşturmaya okuma yazma bilmeden önce ilgi duymaya başlamıştır. İlkokul, ortaokul ve lise dönemlerinde yazma deneyimleriyle kendisini geliştirmiştir. Beyza Alkoç, ülkede düzenlenen birçok hikaye yarışmasında ödüller almıştır. İstanbul'da yaşayan ve mütercim tercümanlık bölümünde eğitim gören Beyza Alkoç, modern edebiyat türünde eserler vermektedir. 

Romanları genellikle macera, bilim kurgu, gerilim, korku ve aşk temalarını içermektedir. Beyza Alkoç'un kitapları genellikle seriler halinde yayımlanmaktadır.

Kısa süre içerisinde Karantina serileri, Sınır ve Sınırsız kitaplarını da yayımlayan yazar, 3391 Kilometre ve Sıfır Kilometre romanlarıyla da çok ses getirmiştir.

Peki siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Sıfır Kilometre için heyecanlı mısınız? 3391 Kilometre'nin filmini izlemiş miydiniz? İzlediyseniz filmi nasıl buldunuz? Yorumlarda buluşalım!

17 Mart 2024 Pazar

Taylor Swift ve Ünlü Şair Emily Dickinson Uzaktan Akraba Çıktı!

Mart 17, 2024 3


Ünlü pop sanatçısı Taylor Swift ve Amerikan edebiyatının önemli şairlerinden biri olan Emily Dickinson arasında beklenmedik bir akrabalık bağı ortaya çıktı! Taylor Swift'in soy ağacını inceleyen bir şirket, pop yıldızının ikonik şair Emily Dickinson ile uzaktan akraba olduğunu açığa çıkardı. Bu keşif, farklı sanat ve kültür alanlarından iki önemli figür arasında benzersiz bir bağın varlığını gün yüzüne çıkardı.

Bu uzak akrabalık ilişkisinin keşfi, Taylor Swift'in soy kökeni hakkındaki hikayesine ilginç bir katman ekliyor ve pop yıldızını, derin şiirleri ve inziva yaşam tarzıyla tanınan ikonik şair Emily Dickinson'ın mirasıyla bağlantılıyor. Farklı dönemlere ve sanat alanlarına ait olan bu iki ismin akrabalık ilişkisinin ortaya çıkması, nesiller ve disiplinler arasında var olan karmaşık bağları vurguluyor.

Ancestry'ye göre, Taylor Swift ve Emily Dickinson 17. yüzyılda yaşamış bir İngiliz göçmenin soyundan gelmektedir. Dickinson'ın 6. büyük büyük büyükbabası ile Swift'in 9. büyük büyükbabası aynı kişidir ve Windsor, Connecticut'a ilk yerleşenlerden biridir. Dickinson'ın doğum günü olan 10 Aralık'ta Swift'in "Evermore" albümünün duyurulması ve diğer referanslar, aralarındaki uzak akrabalık bağını daha da ilginç kılmaktadır.

Ancestry.com'un detaylarına göre Taylor Swift, Emily Dickinson'ın altıncı büyük büyükbabasının dokuzuncu torunu olarak belirlendi. Bu da bu iki etkili figür arasındaki uzak ancak önemli bağı vurguluyor. Bu keşif, sadece aile ilişkilerinin karmaşıklığını vurgulamakla kalmıyor, aynı zamanda zaman ve mekan sınırlarını aşarak sanatçılar arasında beklenmedik bağlar kurarak insanların birbirine nasıl bağlı olabileceğini gösteriyor.

Ancestry, Instagram hesabından da şu ifadelere yer verdi:

Sakin olmamız gerekiyor ama BÜYÜK bir haberimiz varken nasıl sakinleşebiliriz? Ünlü Amerikalı şairler Taylor Swift ve Emily Dickinson 6. dereceden kuzenler!

Bu yeni keşfin ışığında, Taylor Swift'in çağdaş pop kültür etkisi ile Emily Dickinson'ın kalıcı edebi mirasının karşılaştırılması, sanat ve yaratıcılığın nesiller arasında nasıl geçerli olduğunu düşünmeye yönlendiriyor.

Ünlü Şair Emily Dickinson Kimdir?

Emily Elizabeth Dickinson (10 Aralık 1830 - 15 Mayıs 1886), Amerikalı şair. Massachusetts eyaletindeki Amherst kentinde doğdu. Babası kentin önde gelen avukatlarından ve politikacılarındandı. Dickinson, 19. yüzyılın en önemli Amerikan şairlerinden biri olarak kabul edilir. Dickinson, yaşamı boyunca çoğunlukla izole bir şekilde yaşamış, toplumdan uzak kalmıştır. Şiirlerinin çoğu ölüm, doğa, aşk, ve insanın iç dünyası gibi temaları işler.

Dickinson, yayımlanmayan şiirlerinin çoğunu küçük not defterlerine yazmıştır. Ölümünden sonra, yaklaşık 1800 şiiri keşfedilmiş ve yayımlanmıştır. Şiirleri özgün biçimleri, yoğun imgeleri ve derin düşünceleriyle tanınır. Dickinson'ın şiirleri, çağdaşı olan Walt Whitman'ın şiirleriyle sıkça karşılaştırılır; ancak, tarzları ve konuları oldukça farklıdır.

Emily Dickinson, edebi dehası ve benzersiz bakış açısıyla edebiyat dünyasında önemli bir yere sahiptir. Ölümünden sonra, eserleri daha geniş bir okuyucu kitlesi tarafından takdir edilmiş ve Amerikan edebiyatının en büyük şairlerinden biri olarak kabul edilmiştir.

Bu uzak akrabalık ilişkisinin ortaya çıkması, insan bağlarının karmaşıklı ve sanatın, yaratıcılığın sınırları aşarak yüzyıllar boyunca sanatçılar arasında beklenmedik bağlar kurabileceğini gösteriyor.

Peki siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce geçmişteki yetenekler yüzyıllar boyunca devam edebilir mi? Aradaki bağı siz nasıl tanımlıyorsunuz? Yorumlarda buluşalım!

15 Mart 2024 Cuma

Cesur Kızlara Yol Arkadaşları 1 | Aslıhan Dağıstanlı Aysev

Mart 15, 2024 1
Cesur kızlar! Bu eşsiz kitabı asla kaçırmak istemeyeceksiniz. Aslıhan Dağıstanlı Aysev'in Cesur Kızlara Yol Arkadaşları serisinin ilk kitabıyla karşınızdayız.

Bu güzel kitabı sizlerle paylaşmaktan öncelikle gurur duyuyoruz. Çünkü aramızda genç yaşta okurlarımız var ve bu kitabı sizlere önermekten mutluluk duyuyoruz. Kitabın içerisinde bulunan 30 cesur kadının hikayesi herkes için bir ilham kaynağı olacak. Okurken kimi zaman duygulanacak, kimi zaman da gurur duyacaksınız.

Kitabımıza geçmeden önce aramızda Cesur Kızlara Yol Arkadaşları 1 kitabını okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümünden kitaba dair görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz. Yorumlarınızı merakla bekliyor olacağız.

Cesur Kızlara Yol Arkadaşları 1 Konusu

Aslıhan Dağıstanlı Aysev'in "Cesur Kızlara Yol Arkadaşları 1" kitabı, genç okuyucuları cesaretlendirmeyi ve kendi yeteneklerine inanmalarını sağlamayı amaçlamaktadır.

Kitap, 30 cesur kadın kahramanın hikayesini içerir; bu kadınlar cesurca yaşamış, alışılmadık yollardan gitmiş ve başarılar elde etmiştir. Okuyucuları, hayallerinin peşinden gitmeye, azimle çalışmaya ve kendi kahramanlık hikayelerini yazmaya teşvik eder. Aslıhan Dağıstanlı Aysev'in eseri, gençleri dirençli olmaya, kararlı olmaya ve başarıya giden yolda ilham almaya teşvik etmekte.

Bu kitapta 30 süper kadın kahraman var. Hepsi CESURCA yaşadı, kimsenin gitmediği yollardan gitti ve ilkleri başardı. ONLAR YAPABİLİRSE, SEN DE YAPABİLİRSİN! Eğer hayal eder, çok ister ve çalışırsan sen de bir gün kendi kahramanlık hikâyeni yazar, bu topraklardan çıkıp dünyayı değiştirirsin.

Yayımlandığı yıl çoksatan listelerindeki yerini uzun süre koruyan Cesur Kızlara Yol Arkadaşları 1, yenilenmiş baskısıyla ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Adile Naşit, Türkan Saylan, Sabiha Rıfat Güreyman ve Daha Fazlası...

30 kadın kahraman, Aslıhan Dağıstanlı Aysev'in "Cesur Kızlara Yol Arkadaşları" kitabında yer alan süper kadınların hikayelerini anlatmaktadır.

Bu cesur kadınlar, olağanüstü yaşamlar sürmüş, alışılmadık yollardan gitmiş ve büyük başarılar elde etmiştir. Kitap, genç okuyuculara, hayallerinin peşinden gitmeyi, azimle çalışmayı ve kendi kahramanlık hikayelerini yazmayı teşvik eder. Bu kadınlar, Türkiye'den çıkıp dünyada izlerini bırakmış, her biri kendi alanında örnek olmuş cesur ve başarılı isimlerdir.

Kitapta da başarılı ve özgüveni yüksek kadınlarımızı okuyoruz. Her birinin kıymeti bilinmeli, genç kızların hatta genç erkeklerin bile örnek alması gerektiği önemli isimler.

Yazar Aslıhan Dağıstanlı Aysev, bu güzel kitabın ardından ikinci kitabı da geçtiğimiz 2021 yılında okuyucularına sundu. O da bu ilk kitap gibi 30 güçlü kadının hikayesi anlatılmakta.

Kitapta, bilimden sanata, spordan siyasete kadar farklı alanlarda iz bırakmış 30 Türk kadınının hayat hikayesi yer alıyor. Her bir hikaye, cesaret, azim ve tutkunun önemini vurgulayarak, okuyuculara hayallerinin peşinden gitmeleri için ilham veriyor.

Cesur Kızlara Yol Arkadaşları 1: Ben de Yapabilirim, her yaştan kız ve erkek çocuğu için ilham verici bir kaynak. Hayallerinin peşinden gitmek ve kendi hikayelerini yazmak için cesaret arayan tüm kızlara ve tüm erkeklere bu kitabı öneriyoruz.

Ayrıca siz okurlarımız için kitapta geçen 30 muhteşem kadının sözlerine aşağıdaki yer verdik. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Aslıhan Dağıstanlı Aysev Kimdir?

Aslıhan Dağıstanlı Aysev, Ankara doğumlu bir sosyal girişimci ve yazardır. ODTÜ İşletme Bölümü'nü dereceyle kazanmış ve şeref listesinde tamamlamıştır. Ayrıca University of Manchester'da tam burslu eğitim almıştır. Evli ve iki kız çocuğu annesi olan Aslıhan, halen İsviçre'de yaşamaktadır. Türk ve kadın kimliğiyle yabancı ülkelerde edindiği profesyonel deneyimlerle tanınmaktadır.

Aslıhan Dağıstanlı, genellikle gençlik edebiyatı alanında eserler veren bir yazardır. Edebi kariyerine kısa hikayeler ve romanlarla başlamış, daha sonra genç okuyuculara yönelik kitaplar yazmıştır. "Cesur Kızlara Yol Arkadaşları" serisi gibi popüler eserleriyle bilinir.

Aslıhan Dağıstanlı'nın eserleri genellikle gençlerin günlük hayatından kesitler sunar ve onların duygusal, sosyal ve psikolojik deneyimlerini ele alır. Karakterleri ve hikayeleriyle genç okuyucular arasında geniş bir hayran kitlesi bulunmaktadır. Ayrıca, yazarlık kariyerinin yanı sıra çeşitli dergilerde ve gazetelerde köşe yazarlığı da yapmıştır.

Yazar, Türkiye'deki edebi camiada genç okuyucular üzerinde önemli bir etkiye sahiptir ve eserleriyle gençler arasında popülerliğini korumaktadır.

Peki siz Cesur Kızlara Yol Arkadaşları 1 kitabını okumuş muydunuz? Okuduysanız kitapta en çok dikkatinizi çeken isim neydi? Aşağıda yer alan hangi alıntıyı beğendiniz? Yorumlarda buluşalım!

Hiçbir zaman "Kızlara uygundur ya da değildir." diye düşünmeyin. "Ben ne yapmak istiyorum?" diyerek hedefinize yürüyün. (Aslıhan Dağıstanlı Aysev)


Kadın güreşinin önünü açmak için minderde hiç pes etmiyorum. (Yasemin Adar)


Herkesin gizli bir yerinde içeriden dışarı çıkmayı bekleyen bir becerisi var. (Ümmiye Koçak)


Eğer bir yerlerde bilime, demokrasiye, barışa, aydınlığa aç bir çocuk senin ışığını bekliyorsa sönmeye hakkın yoktur. Işıyacaksın! Ölüme saniyeler kalmış olsa bile. (Türkan Saylan)


Tüm zorluklara rağmen gerçekten istediğinizde sonuna kadar inandığınızda ve bunun için tüm gücünüz, kalbiniz ile çalıştığınızda önünüzde hiçbir zorluk duramaz. (Şahika Ercümen)


Nereye gidersem, gökyüzü benimdir. (Şafak Pavey)


Bugün kadın hakları varsa, Atatürk sayesindedir. (Süreyya Ağaoğlu)


Hayatı kollarımızla olmasa da yüreğimizle, coşkuyla kucaklayabileceğimizi gösteren gerçek bir süper kahraman. (Sümeyye Boyacı)


Engeller aşılmak, hayaller gerçekleştirmek için vardır. (Sümeyye Boyacı)


50 yıl boyunca, elimde fotoğraf makinemin olmadığı bir anım olmadı. (Semiha Es)


İnsanın kontrol edebildiği hızı seviyorum. (Samiye Cahid Morkaya)


Hayatımda ilk kez büyük bir işin başında bir kadın görüyorum. (Yunanistan Başbakanının Sabiha için söylediği söz)


Melek: Okul bitti. Şimdi ne yapacağız? Sabiha: Hiç. Erkek mühendisler ne yapıyorsa biz de onu yapacağız. (Sabiha Rıfat Güreyman)


Farklı meslek gruplarından insanlar bir araya geldiklerinde küresel problemler çok daha kolay çözülüyor. (Özge Akbulut)


Yürekli kadın olabilmek için kendinize güvenin. Güzel hedefler seçin. Zorluklar hep var ama pes etmezseniz başarırsınız. (Nesrin Olgun)


Her şeyi merak edin. Çalışmamak için mazeretiniz olmasın. (Nermin Abadan Unat)


Atatürk aydınlanmasının bitmez tükenmez bir neferi ve savunucusu olarak hatırlanmak isterim. (Muazzez İlmiye Çığ)


Birgün Scala'da şarkı söyleyeceğim. (Leyla Gencer)


Öğrenecek şeyimiz çok vaktimiz az! (Kâmile Şevki Mutlu)


Nerede olursam olayım bilim adına faydalı şeyler yapmak istiyorum. (İlayda Şamilgil)


Müzik keyifle, neşeyle yapılmalıdır. Güzelliği ancak bu şekilde ulaştırabilirsiniz. (İdil Biret)


Siz okuma yazma biliyorsunuz; ben size ancak bilgiyi nasıl kullanabileceğinizi öğretebilirim. (Halet Çambel)


Sanatı müzelerde hapsetmek yok. O sanat ölü sanattır. Çağımızda yakışmaz. (Füreya Koral)


İnsanın hayatında onun yerine karar verecek birisi olmayınca, gerçek gücü ortaya çıkıyor. (Duygu Asena)


Bir zorluk gördüğümde ondan kaçmıyor, onu yenmeye çalışıyorum. (Deniz Selin Ünlüdağ)


Bahanelerden çok hayalleriniz olsun. Hayallerinizin peşinden koşun. (Canan Dağdeviren)


Unutma! Başına ne gelirse gelsin büyütmeyecek, ah vah demeyeceksin. Yaşamaya devam etmekten başka şansın yok. (Betûl Mardin)


Benim için iyi anı, kötü anı yok. Yaşanan her şey çok güzel. (Azra Erhat)


Ben en zor bedensel kuvvet gerektiren işler için bile erkeklerden yardım istemedim, kendim yaptım. O yüzden kimse bana ", Sen kızsın, çekil kenara!" diyemedi. (Aysima Altınok)


En iyi yaptığım temsilde bile daha iyisini nasıl yapabilirim diye düşünüyorum. (Ayşem Sunal Savaşkurt)


Şampiyon olmak bir gün kaybedeceğini bildiğin halde koşmaya devam etmektir. (Atman Kadınları)


Sanatın ruhuma verdiği güzel sarhoşluk içindeyim. (Afife Jale)


Bir ekmeği son lokmasına kadar yemeyi, bir de ağız dolusu gülmeyi hiçbir zaman unutma. (Adile Naşit)



12 Mart 2024 Salı

Beyza Alkoç'un Çok Satan Serisi Karantina Film Oluyor!

Mart 12, 2024 2

Beyza Alkoç, okurlarına yeni bir sürpriz duyurdu. Çok sevilen 3391 Kilometre kitabının beyaz perdeye uyarlanmasından sonra Beyza Alkoç'un çok satan roman serisi Karantina (Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi) da film oluyor!

3391 Km, Derya Pınar Ak ve Haktan Zavlak'ın başrollerini paylaştığı ve 12 Ocak tarihinde vizyona girmiş ve film büyük bir ilgiyle karşılanmıştı.

Geçtiğimiz günlerde Beyza Alkoç, bu güzel haberi sosyal medya hesabından sevenleriyle paylaştı. İşte o paylaşım:

Önce küçük bir hayaldi. On beş yaşımda ailemle birlikte yaşadığımız evin küçük oturma odasındaki koltuğun bir köşesinde kulaklığımla otururken yazmaya başladığım... Sonra kitap sayfalarına döküldü, önce bir kitap oldu, sonra iki, sonra beş... Hep çok istedik, o gün gelsin diye bekledik ve o gün geldi! KARANTİNA film oluyor.

Onur'u, Zeynep'i, Burak'ı, Mert'i ve hatta Ender'i bile beyazperdede göreceğimiz için ne kadar heyecanlıyım anlatamam. KARANTİNA'nın sinema yolcuğunu NTC Medya TV, Alper Kıvılcım ve Film Fabrikası Official ile yürüteceğiz. Ve tabi ki tüm bu süreç için canım yayınevim İndigo Yayınları'na ve yayıncılarım Yasin Öksüz, Ümit Kaan Aydın ve Metin Tanju Aydın'a sonsuz teşekkür ederim. Öyleyse başlayalım o zaman, hala bizimle misiniz?


Yazar Beyza Alkoç, aslında bir Wattpad yazarıdır. İlk romanı olan Karantina'yı bu platform üzerinde yazmaya başlamış, gördüğü yüksek ilgi karşısında ise yayınlama kararı almıştır. Böylece kitap, 2018 yılında basılarak okuyucular ile buluşmuştur. O günden bugüne kadar Alkoç'un hayranları bu duyurunun ardından dört gözle Karantina'nın filmini beklemeye başladılar.

Karantina Serisi Kaç Kitap?

Karantina serisi kaç kitaptan oluşuyor diyen okurlarımız, sizler için Karantina serisini sıraladık:


  1. Kitap: Karantina
  2. Kitap: Karantina - İkinci Perde
  3. Kitap: Karantina - Üçüncü Perde
  4. Kitap: Karantina - Dördüncü Perde
  5. Kitap: Karantina - Beşinci Perde

Genç yazar Beyza Alkoç tarafından kaleme alınan Karantina serisi, gençler arasında şu sıralar oldukça revaçta. Yazarın genç yaşına rağmen gösterdiği bu performans büyük takdir toplarken, gençleri sürükleyici bir maceraya da davet ediyor.

Dostluk, arkadaşlık, romantizm, sır ve gerilim... Karantina serisinin bir nevi anahtar kelimeleri... Şimdiden herkese hem keyifli okumalar hem de keyifli izlemeler dileriz.

Peki aramızda seriyi okuyanlar var mı? Film için heyecanlı mısınız? İzlediyseniz 3391 Kilometre filmiyle ilgili görüşleriniz neler? Yorumlarda buluşalım!

Hayalet Kalp | Ali Benjamin

Mart 12, 2024 4

Mart ayının ilk kitabı Ali Benjamin'in çoksatan romanı olan Hayalet Kalp oldu. Yazarı, Hayalet Kalp romanıyla da tanışmış olduk. Çıktığı dönem birçok ödüle layık görülen Hayalet Kalp'i okumayanlar çok şey kaçırıyor diyebiliriz.

Başkalarının gözünde belki sıradan görünen bir olay ya da bir insan, bazen derinliklerinde sakladığı sırlarla bambaşka bir hal alabilir. Ali Benjamin'in dokunaklı romanı Hayalet Kalp (The Thing About Jellyfish), bu sıradanlığın ötesine geçerek büyüleyici bir hikâyeye dönüşüyor.

Eğer aramızda Hayalet Kalp'i okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümünden kitapla ilgili düşüncelerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz. Öyleyse geçelim kitabımıza...

Hayalet Kalp Romanının Konusu

Hayalet Kalp romanının konusu şöyle: 12 yaşındaki Suzy Swanson'ın en yakın arkadaşı Franny'nin trajik ölümüne verdiği tepkileri ve bu olaydan sonra yaşadıklarını anlatıyor. Franny'nin ölümü, Suzy'nin dünyasını alt üst ediyor ve onu derin bir kederin içine sürüklüyor.

Suzy, Franny'nin ölümüne bir anlam veremez ve bu trajedinin sorumlusu olduğunu düşünmeye başlar. Kendini izole ederek, okyanusun ve denizanalarının gizemli dünyasına dalar. Denizanalarının zehirli sokmalarının Franny'nin ölümüne sebep olduğunu ve bu olayı önleyebilecekken yeterince çaba göstermediğini düşünür.

Romanın ilerleyen bölümlerinde Suzy, Franny'nin ölümünü kabullenmek için mücadele ederken, yeni arkadaşlıklar kurmaya ve hayatının kontrolünü tekrar ele almaya çalışır. Denizanaları hakkında yaptığı araştırmalar ve yaşadığı bazı gizemli olaylar, Franny'nin ruhunun hala onunla birlikte olduğuna dair inanç geliştirmesine yol açar.

Hayalet Kalp, keder ve kayıpla başa çıkmanın zorluklarını anlatan, duygusal ve sürükleyici bir roman. Aynı zamanda, dostluk, aile sevgisi ve affetmenin önemini de vurguluyor. Okuyucuları, ölümün gizemi ve yaşamın mucizeleri üzerine düşünmeye teşvik ediyor.

Keder, Mucizeler ve Denizanaları

Romanın en etkileyici yanlarından biri, Suzy'nin iç dünyasına duygusal bir yolculuğa çıkartmasıdır. Suzy'nin anlatımı, okuyucuyu derin düşüncelere daldırırken, kendi acılarına ve sevinçlerine daha derinden bakmaya teşvik eder. Suzy'nin duygusal karmaşası, genç yetişkinlik döneminin karmaşıklığını ve kırılganlığını mükemmel bir şekilde yansıtmakta.

Benjamin'in dili, duygusal yoğunluğu ve inceliği ustalıkla iletebiliyor. Karakterlerin derinliklerine indikçe, onların karmaşık ilişkilerini anlamak ve empati kurmak kaçınılmaz hale geliyor. Sonuç olarak, Hayalet Kalp okuyucuya derin bir duygusal yolculuk sunuyor. Suzy'nin hikayesi, kayıplarla başa çıkmak, dostluğun gücünü keşfetmek ve kendi benliğimizi anlamak gibi evrensel temaları işleyerek okuyucuyu etkilemeyi başarıyor. 

Ali Benjamin'in dokunaklı üslubu ve etkileyici hikayesiyle, Hayalet Kalp'in sıradanlığın ötesine geçen bir başyapıt olarak okuyucuları etkisi altına alıyor.

Uzun lafın kısası, çok dokunaklı ve güzel bir hikaye. Bir çırpıda bitirebileceğiniz, bitirdiğinizde de "Ne güzel bir hikaye okudum." diyebileceğiniz bir roman. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Ali Benjamin Kimdir?

Ali Benjamin, Amerikalı bir yazardır. Genellikle genç yetişkinler ve çocuklar için yazdığı kitaplarıyla tanınmaktadır. Benjamin, Massachusetts merkezli bir yazardır ve aynı zamanda çeşitli dergilerde ve yayınlarda makaleler yazmaktadır. 

2015 yılında ilk romanı Hayalet Kalp'i yayımlamıştır. Bu roman, New York Times'ın en çok satanlar listesine girmiş ve birçok ödüle layık görülmüştür. Ayrıca Hayalet Kalp romanı 2015 yılına damga vurmuştur.

Hayalet Kalp (The Thing About Jellyfish) adlı romanı, uluslararası alanda büyük ilgi görmüş ve birçok ödüle layık görülmüştür. Kitap, duygusal derinliği ve güçlü karakterizasyonlarıyla dikkat çekmektedir. Ali Benjamin, eserlerinde genellikle evrensel temaları ve duygusal karmaşıklığı ustalıkla işlemektedir.

Peki siz Hayalet Kalp'i okumuş muydunuz? Okuduysanız romana dair düşünceleriniz nelerdir? Yorumlarda buluşalım!

İnsanlar dünyaya sonradan geldiler belki. Oldukça narin yaratıklarız belki ama aynı zamanda da bir tek biz değişmeye karar verebiliriz.


Herhangi bir şeyi başarmanın sırrı, başarabileceğine inanmakta yanar.


Unutmayın ki bilimde başarılarımız kadar hatalarımızdan da ders alırız.


Bir kimsenin yokluğu, varlığından bile çok yer kaplayabilir.


Ne kadar uğraşırsak uğraşalım, sonsuza dek ortada bir yerde aslında hiçliğin ortasında kalakalmıştık.


...bir şeyi gerçekten düzeltme şansı insanın karşısına çok az çıkar. Karşınıza böyle bir fırsat çıktığında da fazla düşünemezsiniz. Ne kadar çatlakça görünse de o fırsatı yakalayıp var gücünüzle tutmanız gerekir.


En yakınımızdaki yıldızın ışığının bize dört yılda ulaştığını biliyor muydun? Tüm o kıpraşan ışıklar, gökyüzündeki tüm yıldızlar yıllar önce sönseydi, şimdi, şu dakika gecenin göğü bomboş olsaydı bizim ruhumuz bile duymazdı.


Herkesin öyküsü başından sonuna kadar farklıdır. Bir süreliğine ikisi birmiş gibi gözükse bile kimsenin öyküsü aslında kimseninkiyle birlikte gitmez.




11 Mart 2024 Pazartesi

Büyülü Fırtına | Kristin Hannah

Mart 11, 2024 3
Şubat ayının son kitabı Kristin Hannah'ın Büyülü Fırtına oldu.

Ateşböceği Yolu, Gece Yolu, Kış Bahçesi, Kış Bahçesi, Mucizeler Yağarken, Gerçek Renkler gibi birçok çoksatan romanının yazarı Kristin Hannah'ın gerçek aşkın büyüsüne dair tutkulu bir roman olan Büyülü Fırtına'yı birlikte inceleyeceğiz.

Kristin Hannah'dan okuduğumuz ikinci kitapla beraber diğer kitaplarını da okumayı dört gözle bekliyoruz. Büyülü Fırtına diğer romanlarına göre farklı bir tarz ve konuyla yazılmış olsa da çok ilgi çekiciydi.

Detaylara geçmeden önce aramızda Büyülü Fırtına'yı okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümünden kitapla ilgili düşüncelerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz.

Büyülü Fırtına Romanının Konusu

Büyülü Fırtına romanının arka kapak özet bilgisi şu şekilde: Alaina Costanza'nın hayatı büyülü şimşeklerin çaktığı fırtınalı bir gecede tamamen değişir.

Aşk romanları yazarı, bir çocuk annesi ve geçmişte çok zor bir hayat yaşamış Alaina, bahçesine düşen yıldırımla gözlerini bir yüzyıl öncesinde açar ve kendi kitabındaki kahramanlardan biri olan tehlikeli kanun kaçağı Killian tarafından kaçırılır. Çok geçmeden Killian ve Alaina'nın karşılaşmasının bir tesadüf olmadığı ortaya çıkar. Alaina, Killian adındaki katili yalnızca hayal gücünün bir ürünü olarak var etmemiştir; onların buluşması, kavrayamayacakları kadar büyük bir gizemin zaman ve mekânı aşan gücüyle mümkün olmuştur. Fakat her büyünün bir bedeli vardır...

Aşkı, tutkuyu ve kaderi anlayacakları ölümcül bir yolculuğa çıkan Alaina ve Killian artık büyük fedakârlıklarda bulunmak ve zamanla savaş vermek zorundadır.

Umut, Aşk ve Değişimin Gücü

Kristin Hannah'ın Büyülü Fırtına adlı romanı, başkarakteri Alaina Costanza'nın hayatının büyülü bir dönüşümle şekillendiği etkileyici bir hikayeyi anlatmaktadır. Alaina, aşk romanları yazarı olmasının yanı sıra bir çocuk annesi ve zorlu geçmişi olan bir karakterdir. Roman, Alaina'nın yaşadığı büyük değişimi ve hayatındaki önemli olayları okuyuculara aktarmaktadır.

Alaina Costanza'nın hayatının fırtınalı bir gecede nasıl değiştiği, roman boyunca okuyuculara duygusal ve etkileyici bir yolculuk sunmaktadır. Kristin Hannah'ın kalemiyle işlenen karakterler ve olaylar, okuyucuları derin duygularla etkilemeyi başarmıştır. Büyülü Fırtına, Pegasus Yayınları tarafından okuyucularla buluşturulmuş ve geniş bir kitle tarafından beğeniyle karşılanmıştır. 

Kristin Hannah'ın eserleri genellikle içsel dönüşüm ve insan ilişkileri üzerine derinlikli hikayeler sunmasıyla tanınmaktadır. Ancak bu roman, Alaina Costanza'nın yaşamındaki dönüm noktalarını ve onun içsel yolculuğunu detaylı bir şekilde ele alarak okuyuculara farklı ve unutulmaz bir okuma deneyimi sunmaktadır. Bundan dolayı Kristin Hannah'ın romanlarına ilk kez başlayacaklara önerimiz Büyülü Fırtına'yla başlamamanızdır. Çünkü bu roman diğer romanlarına göre farklı bir Hannah okuyoruz.

Alaina Costanza'nın hikayesi, okuyuculara umut, aşk ve değişimin gücünü bir kez daha hatırlatmaktadır.

Kristin Hannah Kimdir?

Kristin Hannah
, Amerikalı bir yazardır ve genellikle duygusal ve dramatik romanlarıyla tanınır. 1960 yılında Kaliforniya'da doğmuştur. Eserleri genellikle aile ilişkileri, kadın dostlukları, travma sonrası iyileşme ve kişisel büyüme gibi temaları ele alır.

Hukuk eğitimi alan Hannah, bir reklam ajansında çalıştıktan sonra yazarlık hayalinin peşinden gitmeye karar vermiş. İlk yazdıklarını kaybettikten sonra, bebeğinin doğumundan sonra eşinin desteğiyle yazmaya tekrar başlamış. İlk başlarda yayıncı bulamayan Hannah, daha sonra başarılı bir yazar olarak tanınmıştır.

Kadınları merkezine alan ve sürükleyici anlatımlarıyla bilinen Hannah'ın en çok bilinen kitapları arasında Ateşböceği Yolu, Gece Yolu, Büyülü Fırtına, Bülbül ve Kış Bahçesi'dir.

Peki siz Büyülü Fırtına'yı okumuş muydunuz? Daha önce okuduğunuz Kristin Hannah romanları var mı? Yorumlarda buluşalım!

Hep sevdin. Hep de sevecekti. Sonsuza dek...


Şimdilik onunla olmak, o küçük gülümsemesini görmek ve bunun ona sunulduğunu bilmek yeterliydi. Şimdilik onu yalnızca sevmek yeterliydi.


Daha önce, ikisinin de hatırlamadığı bir yer ve zamanda birbirlerini sevmiş olabilirler miydi? Yüzler ve isimler değişmiş, ruhlar aynı kalmış olabilir miydi? Kalpler, zihnin unuttuğunu hatırlayabilir miydi?


Eğilip onun sırtına yaslanmak, o sessiz gücünü kalkan olarak kullanmak nasıl bir şey olurdu acaba?


Batı her şeyin unutulduğu yerdir.


Yüzler ve isimler değişmiş, ruhlar aynı kalmış olabilir miydi? Kalpler zihnin unuttuğunu hatırlayabilir miydi?



7 Mart 2024 Perşembe

Mert Ofluoğlu'nun Yeni Kitabı: Benim Küçük Şaheserim

Mart 07, 2024 3

Mert Ofluoğlu'nun yeni romanı Benim Küçük Şaheserim, Remzi Kitabevi etiketiyle 14 Mart tarihinde okuyucularıyla buluşuyor! Mert Ofluoğlu, Ters Düz ve Uçurum Zamanı gibi sürükleyici romanlarıyla okurlarını etkileyen yazar, son romanı Benim Küçük Şaheserim ile yine okurlarını şaşırtmaya ve merak uyandırmaya hazır.

Kana bulanacak bir gündü ve güneş bile bunu biliyormuşçasına kıpkızıl doğmuştu.


Mert Ofluoğlu, sosyal medya hesabından çıkacak olan yeni kitabı Benim Küçük Şaheserim'i okuyucularıyla paylaştı. 14 Mart tarihinden itibaren tüm internet sitelerinde ve seçkin kitabevlerinde yer alacak olan roman, konusuyla da ilgi çekiyor.

Benim Küçük Şaheserim Romanının Konusu

Benim Küçük Şaheserim romanının konusu şu şekilde: Kütüphanede çalışan ve yazar olma hayali kuran genç bir kız, edebiyatla kafayı bozmuş bir doçent ve basılan kitabını yok etmek isteyen gizemli bir yazar etrafında dönüyor.

Ofluoğlu, bu romanda da gerilim ve gizem unsurlarını kullanıyor. Okuyucular, kitap boyunca bu üç karakteri ve Benim Küçük Şaheserim'in gizemini çözmeye çalışacak. Roman, insan ruhunun derinliklerine iniyor, tuzaklarla dolu arzuları ve aşk ve cinsellik arasındaki hassas sınırları sorguluyor.

Benim Küçük Şaheserim, sürükleyici hikayesi ve etkileyici karakterleriyle okurlarını derinden etkileyecek bir roman. Mert Ofluoğlu'nun hayranları ve gizemli roman sevenler bu romanı kaçırmamalı.

Ters Düz ve Uçurum Zamanı gibi romanları, okurlara sıra dışı kurgusal dünyalar sunmanın yanı sıra derin düşüncelere yol açan temaları işlemesiyle de dikkat çeken ayrıca uzun yıllar Blogger dünyasında arkadaşımız olan Mert Ofluoğlu'nun yeni romanı Benim Küçük Şaheserim'ini merakla bekliyor bol okurlar diliyoruz.

Peki siz Benim Küçük Şaheserim için heyecanlı mısınız? Mert Ofluoğlu'nun Ters Düz ve Uçurum Zamanı romanlarını okumuş muydunuz? Yorumlarda buluşalım!

4 Mart 2024 Pazartesi

Feniçka | Lou Andreas-Salomé

Mart 04, 2024 5

19. yüzyıl Rusya'sında, tutkulu ve özgür ruhlu bir kadın olan Feniçka'nın hikayesini okumak ister misiniz?

Şubat ayının üçünkü kitabı klasik bir eser olan Feniçka oldu. Şubat ayının favorilerinden birisi olan Feniçka, geleneksel toplumsal normlara karşı verdiği mücadeleyi ve aradığı özgürlüğü bulma yolculuğunu anlatıyor. Eğer aramızda Feniçka'yı okuyanlar varsa aşağıdaki yorumlar bölümünden bizlerle düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

Lou Andreas-Salomé modern anlamda "feminist" olarak tarif edilemese de bağımsız ve özgürlükçü yaşamıyla kuşaklar boyu feministler için bir rol model olmuştur. Yazarın en bilinen kitabı Feniçka da feminist bir roman olarak kabul edilmektedir. 

Roman, 19. yüzyıl Rusya'sında, kadınların yaşadığı eşitsizlikleri ve özgürlük eksikliğini gözler önüne seriyor. Feniçka, kendi kaderini tayin etmeye çalışan ve özgürlüğü için savaşan bir kadın figürü olarak öne çıkıyor.

Feniçka'nın Konusu

Kadınların toplumsal yargılar yüzünden sürekli bastırıldığı bir dönemde Feniçka, kendisini bu ahlaki baskının kıskaçlarından kurtarmayı başarmış özgür bir kadındır. Bir arkadaş ortamında onu tesadüfen tanıyan Max Werner, Feniçka sayesinde değer yargılarını ve kadınlara olan bakış açısını gözden geçirmeye başlar. Okura inandıklarını sorgulatan; sosyal dinamiklere, kadına, aşka ve hayata dair unutulmaz bir eser.

Kitap, Feniçka adında genç bir kadının hikayesi anlatılıyor. Feniçka, toplumun dayattığı sınırlamalara meydan okuyan, özgürlük arayışında olan bir karakterdir. Onun hikayesi, sıradan bir kadının değil iç dünyasına derinlemesine dalan, tutkulu bir keşif yolculuğudur.

Andreas-Salomé, eserinde kadınların iç dünyasına duyduğu derin ilgiyi ve empatiyi gözler önüne seriyor. Feniçka'nın yaşadığı duygusal çatışmaları ve içsel çalkantıları, kadınların kendi kimliklerini bulma sürecinde karşılaştıkları zorlukları yansıtıyor. Yazar, kadınların içsel gücünü ve direnişlerini cesurca ortaya koyarak, onların potansiyelini ve özgürlük arayışını kutluyor.

Lou Andreas-Salomé'nin İçsel Keşif Yolculuğu

Lou Andreas-Salomé, edebiyat dünyasının önde gelen figürlerinden biri olarak kadınların deneyimlerini ve iç dünyalarını keşfetmede olağanüstü bir hassasiyete sahipti. Feniçka, Andreas-Salomé'nin kendine özgü tarzını ve kadınların ilişkilerini, güç dinamiklerini ve özgürlük arayışlarını anlatan bir başyapıt olarak öne çıkıyor.

Kitap aynı zamanda kadınlar arasındaki ilişkilere de odaklanıyor. Feniçka'nın yaşadığı bağlar, dostluklar ve çatışmalar, kadınların birbirleriyle olan karmaşık ilişkilerini incelerken aynı zamanda dayanışma ve destek duygusunu da vurgular. Andreas-Salomé, kadınların birbirlerine olan bağlılığını, anlayışını ve güçlendirici etkisini öne çıkararak kadın dayanışmasının önemine dikkat çekmektedir.

Feniçka, Lou Andreas-Salomé'nin ustalıkla işlediği dil ve derinlikli karakterleriyle edebi bir şölen sunuyor. Kadınların iç dünyalarını, ilişkilerini ve özgürlük arayışlarını incelerken okuyucuyu etkileyici bir keşif yolculuğuna çıkarıyor. Andreas-Salomé'nin eseri, kadınların gücünü ve özgürlük arayışını kutlayan etkileyici bir manifesto olarak edebiyat dünyasında önemli bir yere sahip.

Lou Andreas-Salomé Kimdir?

Lou Andreas-Salomé, 1861 yılında Rusya'nın Saint Petersburg kentinde doğmuş olan ve özellikle Almanya'da etkili olmuş bir yazar, psikanalist ve filozoftur. İsmini evlendiği eşiyle birleştirdiği için genellikle "Andreas-Salomé" olarak anılmıştır.

Andreas-Salomé, genç yaşlarda döneminin önde gelen düşünürleriyle tanışarak felsefi ve edebi birikimini genişletmiştir. Friedrich Nietzsche, Rainer Maria Rilke ve Sigmund Freud gibi isimlerle yakın ilişkiler kurmuştur. Özellikle Nietzsche ile olan dostluğu ve etkileşimiyle bilinir.

Yazarın eserleri arasında romanlar, denemeler, otobiyografik metinler ve psikanalitik çalışmalar bulunmaktadır. Kadınların iç dünyalarını, cinsellik konularını ve ruhsal süreçleri işlediği eserleriyle tanınmaktadır. "Analiz ve Erotik", "Gündüz Rüyaları", "Feniçka" ve "Evlilik" gibi eserleri, kadınların psikolojisi ve cinselliği üzerine önemli katkılar sunmuştur.

Andreas-Salomé, kadın hakları ve özgürlüğü konularında da aktif bir şekilde fikir üretmiş ve savunmuştur. Kadınların kendi benliklerini bulma ve güçlenme süreçlerine önem vermiş, toplumsal cinsiyet rollerine meydan okumuştur. Lou Andreas-Salomé, entelektüel derinliği, özgün düşünceleri ve edebi yeteneği ile edebiyat tarihinde önemli bir yazar ve düşünür olarak yerini almıştır.

Peki siz Feniçka'yı okumuş muydunuz? Okuduysanız kitaba dair düşünceleriniz neler? Salomé'nin hem kadına dair hem de toplumsal cinsiyet rolleri hakkındaki düşüncelerini nasıl buldunuz? Yorumlarda buluşalım!

İnsan kadınları ister idealize etsin ister şeytanileştirsin, her durumda erkeğe bağlı değerlendirip basitleştiriyordu.


Bakış açımızı genişleten, hayatı önümüze seren ve bizi bağımsızlaştıran kitaplar niye bir cephe hizmeti olsun ki? Bu dünyada bizi özgürlüğe yaklaştıran tek bir şey varsa o da zihinsel çalışmalardır.


Tanrım! Kadınlar artık müthiş mücadeleci olmuşlar.


Büyük kuramlar geliştiriyoruz, ruhen uyumlu olmak istiyoruz, her şeyi kılı kırk yararcasına sınamak istiyoruz, ama sonunda başka hiçbir işarete bakmadan anın bahşettikleriyle seçiyoruz birbirimizi.


Benim duyduğum en aşağılayıcı şey, insanın yürekten inanarak yaptığı bir şeyi saklamak veya inkar etmek zorunda kalması...


Aşkı nasıl mı hayal ederdim? Ah, çok basit. Son derece sade ve sağlıklı.


Benim onurum için başka insanların endişe etmeleri son derece nahoş ve ben buna alışık değilim. Ayrıca onur kırılgan bir şey ola bilir, ama ben değilim!


İki aşık için önemli olan her zaman dünyaya değil, birbirlerine nasıl baktıklarıdır.



2 Mart 2024 Cumartesi

Jean Christophe Grangé'nin Yeni Romanı: Kızıl Karma

Mart 02, 2024 4

Jean-Christophe Grangé'nin yeni romanı "Kızıl Karma" polisiye gerilim türünde ve Doğan Kitap etiketiyle okurlarla buluştu!

Paris'ten Hindistan'ın mistik sokaklarına uzanan bir gerilim dolu yolculuğu hazır mısınız? Grangé'nin yeni romanı Kızıl Karma, Paris'ten Hindistan'ın mistik sokaklarına uzanan bir gerilim dolu yolculuğu konu alıyor ve Grangé'nin ustalıklı anlatımıyla kötülüğün sınırlarını zorluyor. Türkiye'deki sıkı okur kitlesi tarafından da ilgiyle karşılandı.

Kızıl Karma Romanının Konusu

Jean-Christophe Grangé, cinayetlerin peşinde koşarken kendi kaderlerini de değiştiren üç çarpıcı karakter ve hiç düşmeyen bir tempoyla, bir kez daha kötülüğün sınırlarını araştırıyor.

Mayıs 1968'de Paris adeta yangın yeriyken, genç bir kadının bir yoga pozisyonunda, çıplak ve parçalanmış cesedi bulunur. Polis Jean-Louis Mersch, cinayeti soruşturmaya başlar. Maktulün arkadaşları Hervé ile Nicole de ona yardımcı olurlar. Bir başka kadın arkadaşları daha cinayete kurban gittiğinde, ölümün kendi çevrelerinde kol gezdiğini düşünmeye başlarlar. Mersch, Hervé ve Nicole bu cinayetlerin Hindistan’la bağlantılı olduğunu anladıklarında Kalküta'dan Varanasi’ye uzanan bir maceraya atılır ve korkunç gerçeği Ganj Nehri'nin kıyılarında keşfederler. Ama karma sonlanmamış, kötülüğün son halkasıyla yüzleşmek için gidilecek son bir durak kalmıştır.

584 sayfadan oluşan roman, şubat 2024 tarihi itibarıyla raflardaki yerini almaya başladı. Jean-Christophe Grangé'nin yeni romanı Kızıl Karma'yı polisiye gerilim sevenler kaçırmasın!

Jean-Christophe Grangé Kimdir?

Jean-Christophe Grangé, 1961 yılında Paris'te doğan Fransız bir yazardır. Gazetecilik ve reklam yazarlığı geçmişine sahip olan Grangé, 1994 yılında yayımladığı ilk romanı "Leyleklerin Uçuşu" ile büyük bir çıkış yakaladı. Bu roman, 2001 yılında aynı isimle sinemaya uyarlanmıştır.

Grangé, gerilim ve polisiye romanları ile tanınır. Romanlarında genellikle gizemli cinayetler, psikolojik gerilim ve karanlık temalar işlenir. Eserleri 30'dan fazla dile çevrilmiş ve dünya çapında 20 milyondan fazla satmıştır.

Grangé'nin en bilinen romanları şu şekildedir: Leyleklerin Uçuşu (1994) Taş Meclisi (1996) Kurtlar İmparatorluğu (2003) Kara Kan (2006) Ölüler Konuşmaz (2008) Son Sığınak (2011) Yabancının Gözleri (2015) Kızıl Karma (2023) Kızıl Nehirler (1997) Siyah Kan (2004

Jean-Christophe Grangé, Fransız edebiyatının en önemli gerilim ve polisiye yazarlarından biri olarak kabul edilmektedir.

Peki siz Jean-Christophe Grangé'nin yeni romanı Kızıl Karma ile ilgili neler düşünüyorsunuz? Yazarın diğer romanlarını daha önce okumuş muydunuz? Yorumlarda buluşalım!
Tüm telif hakları Konumuz Kitap web sayfasına aittir. İzinsiz hiçbir şey kopyalanamaz, yayınlanamaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.